65.

806 55 32
                                    

*********
"Fırat dur."

Kucağımda yan bir şekilde oturan karıma daha sıkı sarılıp boynuna ikinci bir öpücük daha kondurdum. Yumuşak, süt beyazı, pürüzsüz teni, kokusu, kollarımda incecik kalan beli, içimi ateşe veren sıcaklığı aklımı başımdan alıyordu. Ne kadar sarılırsam sarılayım, boynunu kokusunu içime çekerek kaç defa öpersem öpeyim yetmiyordu. Dünden beri ona duyduğum özlem bir türlü dinmiyordu, aksine kollarımın arasındayken bile özlüyordum onu. Bir hafta sonra sınıra gittiğimde ne yapacaktım lan böyle?! Hasretinden kafayı yerdim anasını satayım.

Hazan bilgisayardan film seçmeye çalışırken yerde oturuyorduk. Bu sefer ikimizinde seveceği bir film bulmak istiyordu. Hangi filmi seçerse seçsin kucağımda böyle bir güzellik varken başka bir şeye odaklanamayacağımı bilmiyordu.

"Bu olur mu? Aksiyon filmi. Sever misin?"

Yüzümü saçlarının arasına gömüp kokusunu içime çektim. Çıplak belini okşarken gerçekten ne istediğimi sorup sormadığını düşündüm. Benim derdim film falan değildi şu an. Karımı istiyordum. Yemekten önce bana verdiği sözü tutması gerekiyordu.

Belindeki ellerimden birini, sadece o güzel ve dolgun kalçalarını saran, pembe minicik bir şortun açığa çıkartığı bacaklarına indirdim. Etini canını yakmadan sıkıp okşarken Hazan kollarımda hareketlendi.

"Fırat," dedi yine. Durmamı istiyordu. Bense durmak istemiyordum. Yine de kontrolü elden bırakıp kendimi kaybetmemek için derin bir nefes alırken başımı gömdüğüm saçlarından kaldırdım. Bana dönen ateş parçası gözlerine baktığımda gözlerini kaçırdı. Yüzünü kapatan saçlarını geriye çekip yanağını öptüm. Dudaklarımı teninden ayırmadan kokusunu içime çekerken, "yavrum," dedim. Bir eli bilgisayarın tuşlarında gezinirken boştaki eliyle bacağını okşayan elimi tuttu.

"Dur," dedi kısık bir sesle. Kollarımın arasındaki küçük bedeni kasılıyordu. Korktuğu için değil, heyecanlanıyordu. Bu hâli beni gülümsetirken elindeki elimi çekip yüzünü tutarak kendime çevirdim. Dudakları parmaklarımın arasında büzülürken o kadar tatlıydı ki ateş parçası gözlerinin beyaz teni ve canlı bir pembeliği olan dudaklarıyla uyumu aklımla oynuyordu. Zaman kaybetmeden dudaklarına kapandım. Dayanamıyordum lan! Çok seviyordum amınakoyayım.

Yumuşacık etli ve dolgun dudaklarını kokusunu içime çeke çeke öperken yüzündeki elimi beline sardım. Karımı iyice kendime çekip bastırırken vücudunun her bir kıvrımını hissedebiliyordum ve bu ona duyduğum isteği daha da artırıyordu. Deli oluyordum lan ben bu kıza.

Gözlerim kapalı, kendimden geçmişcesine Hazan'ı öperken bu sefer beni kendinden itmek yerine kollarını boynuma sardığını hissettim. Dudaklarımın arasındaki dudakları da onu öpüşüme karşılık vermek için hareketlenmişti. Ellerimi üzerindeki pembe, yarısı olmayan atletinin açıkta bıraktığı teninde gezdirerek sırtını ve belini okşadım. Boynuma sardığı kollarını sıkılaştırıp bana sokulurken üst dudağını iyice kavradım.

Dudaklarının tadı, kokusu, yumuşaklığı ve ıslaklığı bütün bedenimi cayır cayır yakıyordu. Kulağıma dolan kesik kesik nefes verir gibi çıkardığı iniltiler her geçen saniye daha fazla sertleşememe neden olurken Hazan'ı belinden tutup bacakları iki yanıma gelecek şekilde kucağıma oturttum. Ayrılan dudaklarımızı yeniden birleştirip bir elimi kalçalarına indirdim. Karımı sıkıp yoğurduğum kalçalarından tutarak kucağımda yükseltiğimde kontrolü kaybetmek üzereydim.

Hazan da beni durdurmazken o güzel elleriyle ensemi okşayıp saçlarımı seviyordu ve bu beni iyiden iyiye tahrik ediyordu. Ona karşı oldukça güçsüzdüm. Beni durdurmaya çalışmıyor oluşu hoşuma gidiyordu. Bundan cesaret alıp karımı kalçalarının altından tek kolumla kucağıma sabitleyip oturduğum yerden kalktım. Yavrumu sevmeye nerede devam edeceğimi düşünürken koltukta rahatsız olacağını karar verip yatak odamıza çıkmayı kararlaştırdım. Bir yandan da Hazan'ı öpmeyi bırakmazken çayın altını kapatmak için önce mutfağa girdim.

VATANAŞK ( Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin