39.

3K 97 65
                                    

                               ******
   Elimdeki anahtarı anahtar deliğine sokup çevirirken kilidin açılma sesiyle kapı kolunu indirip kapıyı geriye doğru ittirdim. Gözlerimi anlık bir karanlık evin içinde gezdirip elimdeki bilgisayar çantalarını girişe bıraktım. Ayağımdaki botlara doğru eğilip fermuğarlarını açarken Fırat  öylece beni izliyordu. Ne arabalarımızdan indiğimizde ne de asansöre bindiğimizde tek bir kelime dahi etmemişti. Susuyordu. Susuyordum. Susuyorduk.

  Ve ben az biraz kafamı toplayabilmişken daha iyiydim. Yol boyunca hiçbir şey düşünmemeye çalışırken birçok şey düşünmüştüm; Fırat'ın beni sevişlerini, Dilek'in bana yaklaşımlarını, Oğuz'un bile bile lades dediği bu karanlık ve çetrefilli yolun sonunu ve daha birçok şeyi. Bu yüzden de en azından olayın Fırat'la beni etkileyen kısmında kendimi daha iyi hissediyordum.

  Botlarımı çıkarıp eve girdiğimde duvardaki tuşa basıp ışığı açtım. Elimdeki anahtarı girişteki konsolun üzerine öylesine atarken Fırat'ta içeriye girip kapıyı kapattığında tam arkamda duruyordu. Usulca içimi çekip deri trençkotumu çıkarıp solumda duran vestiyere astım. Ardından da takım elbisemin ceketini çıkartıp asarken elim belimdeki silaha gitmişti. Lakin Fırat'ın birden arkadan kollarını belime dolayıp beni kendine çekmesiyle afallarken duraksadım. Bu hareketiyle sırtım sert , geniş ve kaslı bedenine yaslandığında Fırat saçlarımın tepesine kokumu içine çekerek bir öpücük kondurdu. Kalbim hızla atarken öylece durdum. Fırat ise dudaklarını bu seferde yanağıma bastırırken beni biraz daha kendine çekmişti. Ardından da derince içini çekip dudaklarını ayırdığı yanağıma yanağını yaslayıp bastırırken büyük ve sıcak elleriyle siyah boğazlı kazağımın üzerinden karnımı ve belimi okşayıp belimdeki silahı aldı. Midemde dokunuşlarıyla başlayan yangın bütün vücudumu sararken Fırat'ın belimden çıkardığı silahı ahşap rengindeki konsolun çekmecesine koyuşunu izledim.

Fırat silahı çekmeceye koyduktan sonra çekmeceyi kapatıp yanağını yanağımdan ayırırken beni kolları arasında kendine çevirdi. Gözleri yüzümde gezinirken bende onun gözlerine baktığımda gözlerinde gördüğüm iki şey vardı; sevgi ve özlem. Fırat bir süre daha yüzümü tarayıp alnını alnıma dayarken iki yanımda duran ellerimi tutup göğsüne koydu ve kollarını belime dolayıp beni kendine çekerek "Güzel" dedi imalı bir ses tonuyla. "Artık yüzümüze bari bakılıyor".

Belli ki kafeden çıktığımızda ona karşı olan tavrımdan hoşlanmamıştı . Ama ona karşı bir tavır aldığım yoktu aslında. Sadece ne düşüneceğimi ne yapacağımı bilemediğimden kafam karışmıştı. Bu durumda Fırat'a karşı biraz kendimi çekmeme neden olmuştu.

Gözlerimi kaçırıp hafifçe yutkundum. Fırat ise içini çekip alnını alnımdan ayırırken dudaklarını alnıma bastırdı. Ardından da beni belimden tutarak kucağına almaya meyil ederken kendimi geri çekip ellerimi kollarının üzerine koyup onu durdurdum. Gözlerimde yüzünü bulduğunda bu hareketimin Fırat'ın kaşlarının çatılmasına ve bakışlarının sorgulayıcı bir hâl almasına neden olduğunu gördüm. Yine birşeyleri yanlış anlıyordu. Beni kucağına almasını istemediğimi düşünüyordu. Aslında tam tersiydi. Çok istiyordum Fırat'ın beni kucağına alıp, sarıp sarmalamasını. Beni öpüp koklamasını, bana dokunmasını, onun sıcaklığına kavuşmayı çok istiyordum. En çokta... hayatında benden başka bir kadının olmadığını ve olmayacağını duyup hissetmeye çok ihtiyacım vardı. Ama önce bir üstümü başımı değiştirip elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmem gerekiyordu.

Yine de tüm bu düşüncelerimi açıklamak yerine sadece "Üzerimi değiştireceğim" demekle yetindim. Fırat birkaç saniye gözlerime bakıp ona karşı olan bu tavrımdan hoşlanmadığını belli eden gözleriyle sıkıntılı bir nefesi alıp verdi ve ellerini belimden çekerken başını salladı. Bende ellerimi onun kollarından çekip girişe bıraktığım çantaları alıp odama girdim. Işığı açıp kapıyı kapatırken elimdeki çantaları yatağımın üzerine bıraktım. Lavaboya girip elimi yüzümü yıkayıp işimi hallettikten sonra çıktım. Dolabıma yönelip siyah , kumaş mini bir şort ve uzun , bana bol gelen beyaz tişörtümü giydim. Sabah düzleştirdiğim uzun saçlarım hâlâ aynı şekilde dururken onları ellerimle düzelttiğimde çantamdan telefonumu çıkarıp sarja taktım. Ardından da Fırat'la hem Dilek meselesini hem de askeriyede olan olayları konuşacak gücü kendimde bulmaya çalışırken kendimi hazırlamak adına derin bir nefes alıp verdim.

VATANAŞK ( Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin