57.

1.8K 100 94
                                    

                                *******
     Arabanın ısıtıcısından yayılan sıcaklık titreyen bedenime iyi gelirken sol ayağımdaki ağrı ve zonklamayı daha keskin bir şekilde hissetmeye başlamıştım.  Hava yavaş yavaş aydınlanıyor,  güneşin ilk ışıkları,  kar yağışı devam ederken, gökyüzünü açık lacivert bir renge boyuyordu. Altımızda akıp giden , hafif buzlu , asfalt yolu gergin, kızgın,  öfkeli ve bu halimin çatılmasına neden olduğu kaşlarımla  izliyordum. Şırnak merkezdeki binbaşı Kenan Karadağlı'nın evine doğru ilerliyorduk. Yaklaşık on dakikadır Kim Chin'le birlikte sürdürdüğümüz bu yolculuk sessizdi. Kim Chin birkaç soru sormuştu ancak ben susmayı tercih etmiştim. Çünkü sorduğu sorular benimde Kim Chin'i beklerken kendime sorduğum lakin cevabını bulamadığım sorulardı.  Ve sessizlik eğer bir cevapsa Kim Chin sorduğu soruların cevabını bilmediğimi anlamış olmalıydı.  Anlamamış olsa bile sessizliğe ihtiyacım olduğunu kavrayabilmiş olmalı ki birkaç dakikalığına beni kendi kendime bırakmıştı. 

   Yine de kafamın içinde uğultular halinde yükselen, bana bağırıp çağıran, beni yargılayan  ve en katlanılamaz kehanetleri kulağıma fısıldayan o ses yerli yerindeyken bu ana derin bir sessizliğin hakim olduğunu söylemem mümkün değildi.  Hata yapmıştım. Tek istediğim sevdiğim adama karşı dürüst olmak, aramıza halihazırda var olan sırların üzerine,  önemli ya da önemsiz,  büyük ya da küçük yeni bir sır ve sınır koymamaktı. Şimdi ise işimi,  VASÖ'deki mevkimi, Fırat'ı, Fırat'ın mesleğini ve çokta umrumda olmasa da Kenan Karadağlı'nın hayatını, tüm bunlara bağlı olarakta Oğuz'un kaderini tehlikeye atmıştım. En yapmamam gereken şeyi yapıp işimi özel hayatıma karıştırmıştım. Fırat o iti öldürürse, ki "yapmaz " diyemiyordum yapardı,  ben birçok anlamda kayıplar yaşardım. Özellikle de VASÖ bunun bedelini bana çok ağır ödetirdi .

  Elbette ki Fırat'ta yaptığı ya da yapacağı hata sebebiyetiyle meslekten atılabilir, hapse girebilirdi. Böyle bir durumda Oğuz için yaptığım gibi Fırat için kimsenin karşısına dikilemez,  adaleti sorgulayamaz,  kanunlara karşı gelemezdim. Çünkü eğer herşey böyle bir denklemde ilerlerse Fırat'ta ben de kesinkes suçlu olacağımızdan adaletin gerçek suçlular için işlemesine karşı gelmek gerçekten de vatan hainliği olurdu.

  Kaldı ki Fırat , Kenan Karadağlı'yı öldürmemiş olsa bile bir ikaz, uzaklaştırma ya da disiplin cezası alacaktı. Alacağı cezayı Ona ben verecektim ve kendimi de kayırmayacaktım. VASÖ ya da kanunların bana biçeceği cezayı her ne olursa olsun kabul edecektim.

Sıkıntılı bir şekilde içimi çekerken dirseğimi cama dayayıp başımı da yumruk haline getirdiğim elime yasladım. Kim Chin anlık bir bana dönsede hiçbir şey söylemeden gözlerini yeniden yola çevirdi. Bense bugünü şöyle bir gözden geçirirken en başından beri böyle olacağını bildiğimi fark ettim.  Evet, bugün ve bu olanlar bana olmayacak şeylermiş gibi gelmiyordu. Özellikle de Fırat'la böyle bir anın içine sürüklenmek hiçte uzak birşey değildi. Öfkesinin birgün bizi yakacağını biliyordum. Peki Onun şu an bundan haberi var mıydı? Hem mesleklerimizi hem de ilişkimizi nasıl bir çıkmaza sürüklediğinin bilincinde miydi? Ben böyle bir yangında kül olmak istemiyordum,  O istiyor muydu? Bütün suçu tamamen Ona atmak elbette ki bencillik olurdu lakin ben bana olan sevgisine güvenerek izletmiştim Ona o videoyu. Bana "ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim ben itmem seni kendimden. Sen dokununca sakinleşirim." Deyişine güvenmiştim. Ama O benim için yine beni ezip gitmişti.  Biliyordum beni vurup öldürmeye çalışan o itin komutanı olması, bir teröriste saygı gösterip, o şerefsizin emrinde olmak zoruna gitmiş,  öfkelenmesine neden olmuş Fırat'ı delirmişti. Fakat verdiği bu tepki yerinde miydi, Onu anlamam , neyi neden yaptığını bilmem kendi içimde dahi olsa Onu haklı çıkarmamı sağlar mıydı, bilmiyordum.  Ama bildiğim birşey vardı, belki de birçok şey ancak en önemlisi, en azından benim için en önemlisi,  Fırat'a kırgın olmadığımdı. Lakin sarsıcı ve yakıcı bir kızgınlık içerisindeydim. Umarım benim kızgınlığımın sonuçları Fırat'ın öfkesinin üzerine geçmezdi.  Zira iş hayatımızda olan şeylerin ister istemez özel hayatımızı da etkileyeceğini biliyordum ve bu sinirlendiğimde , gerçekten sinirlendiğimde,  ağzımdan çıkacakları kontrol edemeyeceğimi bildiğimden beni ürkütüyordu. 

VATANAŞK ( Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin