27.

4.9K 160 49
                                    

                               *****
   Bilincim uykuyla uyanıklık arasında savrulurken burnuma dolan Fırat'ın kokusundan derin bir nefes çektim içime. Oturma odasındaki koltukta uyuduğumu hatırlıyor olsam da şuan üzerinde bulunduğum geniş yatak bunun aksini söylüyordu. Başımı yumuşak yastığa bastırırken diğer tarafa doğru dönmeye meyil ettiğimde karnımdaki yaranın sızlamasıyla kaşlarımı çatarak gözlerimi açmam bir olmuştu. Dudaklarımın arasından "ah" diye acılı bir nida döküldüğünde bulunduğum odanın karanlık olduğunu fark etmiştim. Kolumdan destek alarak yatakta oturur pozisyona geldiğimde bir elim yarama gitmişti. Üzerimdeki yorganı hafifçe ittiğimde kapının altından sızan ışığı görmüştüm. Bulunduğum bu odada yalnızdım ve sanırım buram buram Fırat kokan bu oda Ona aitti.

  Üzerimdeki uykulu halden kurtulmak için bir süre öylece otururken neden salondan buraya getirildiğimi sorguluyordum. Büyük ihtimalle beni buraya Fırat getirmişti. Hayal meyal biri tarafından kucaklandığımı ve alnımla boynuma kondurulan öpücükleri hatırlıyordum. Dudaklarımda hafif bir tebessüm oluşmuştu.

  Yataktan kalkmak istediğimde önümü görebilmek adına, yatağın yanındaki komidinin üzerinde duran abajurun tuşunu, karanlıkta el yordamıyla bulup ışığı açmıştım. Abajurdan yayılan sarı ışığın loş bir hava verdiği odaya siyah ve beyaz rengin hâkim olduğunu görmüştüm. 

 Odada siyah , aynalı büyük bir gardırop, kulpları beyaz geri kalanı siyah olan bir konsol, siyah başlıklı çift kişilik bir yatak bulunuyordu.

 Odayı incelemeyi bırakıp önüme döndüğümde ayaklarımı yavaşça yataktan aşağı sarkıtmıştım. Uzun saçlarımın bir kısmı omuzumdan aşağı dökülürken bir kısmı da üzerimdeki ince askılı siyah cropun açıkta bıraktığı belime değiyor ve ürpermeme sebep oluyordu.

  Derin bir nefes alıp ayağa kalkmak için yataktan destek alırken odanın kapısı yavaşça açılmıştı. Gözlerim kapıyı bulurken Fırat'ı görmüştüm. Uyandığımı gören Fırat ise ,
- Hazan, diyerek içeriye girdi. Bende yataktan kalkmıştım ki Fırat beni belimden tutup "Napıyorsun sen?" Demişti azarlar bir tonda. Ve beni yatağa geri oturturken kendiside yanıma oturmuştu.

  - İçeriye gelecektim , dedim usulca.
Fırat ise yüzüme dökülen saçlarımı omuzumdan geriye atarken,
- Seslenseydin ya bana. Niye kendi kendine kalkmaya çalışıyorsun? Ya düşseydin ya birşey olsaydı, demişti. Sesi hâlâ azarlar bir tondaydı ve hafif bir endişe vardı. Ama bende çocuk değildim.
Gözlerim Fırat'ın yüzünü bulurken,
- Ne düşmesi Fırat, çocuk muyum ben? Dedim .
Fırat ise yüzüme derin derin bakmış ve bir elini bacağımın altından geçirip bir kolunuda belime dolarken beni yavaşça kucağına alıp otuturmuştu. Çok hızlı ve nazik gerçekleşen bu durum beni afallatırken şuan Fırat'ın kucağında yan bir şekilde oturuyordum.

  Buz yutmuş gibi öylece kalırken Fırat bir eli belimi okşarken diğer eli de yanağımdayken yüzümü kendine doğru çekip sıkıca öpmüştü. Benimde bir elim Fırat'ın geniş ve kaslı omuzundaydı. Fırat beni öptükten sonra alnını şakağıma dayarken kulağıma doğru,
- Çocuk değilsin ama yavrumsun benim, demişti fısıldar gibi çıkan erkeksi sesiyle. Etli dudakları konuşurken yanağıma sürtünmüştü hafifçe. İçim bir garip olurken derin bir nefes alıp yutkundum.

  Fırat ise yüzümdeki eliyle yanağımı okşarken kokumu çekmişti derince içine ve,
- İyi misin? Diye sormuştu.
Başımı salladım usulca.
Fırat ise ,
- Sesini duyayım, demişti.
- İyiyim , dedim usulca.
Fırat ise,
- İyi ol , demişti dua eder gibi.

Sonrada sıkıca boynumu öpüp yüzümdeki elini çıplak omuzumdan kolumu okşayarak elime indirmişti. Kucağımdaki elimi tutup kalbinin üzerine koyarken derince bir nefes aldı öptüğü boynumdan ve,
- Feyzullah gelecek , dedi. "Seni ziyaret etmek için."
Fırat'ın teması ile ürperirken elimin altında hızla atan kalp ritimlerini hissedebiliyordum.
- Gelsin, dedim omuz silkerek.
Fırat ise başını boynumdan kaldırıp yüzüme bakarken bende ona dönmüştüm.
Fırat yüzümü izlerken kalbinin üzerindeki elimi tutan eliyle yüzüme dökülen saçlarımı geriye doğru ittirmiş ve,
- Gelsin yavrum gelsin de ,derken üstümdeki kıyafeti süzmüş gözleri açıkta kalan gerdanımda biraz oyalanmıştı. Sonrada "  seni böyle karşısına çıkaramam" demişti.

VATANAŞK ( Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin