14 ➤ Profesör

1.2K 128 26
                                    

─── ⋆⋅☆⋅⋆ ───

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

─── ⋆⋅☆⋅⋆ ───

Hogwarts'taki yedinci senesine geçen tüm öğrenciler, diğer öğrencilere nazaran daha farklı bir hava taşıyorlardı üzerlerinde. Kimileri hüzünlüydü, kimileri son senelerinde olmalarına rağmen buruk bir mutlulukla gülümsüyordu, kimileri ise bu yılı dolu dolu geçirmek için her zamankinden sevinçliydi.

Yedinci sınıflar için başlayan 1977 dönemi, 1978'de son bulacak ve bir daha sıralara oturmamak adına bu koskoca şatodan ayrılacaklardı.

Büyük Salon, her yıl olduğu gibi yine tıka basa doluydu. Masaların üzerinde uçan mumlar içeriyi aydınlatıyor, gökyüzüne çıkıyormuş gibi görünsün diye büyülenmiş tavandaki yıldızlar ışıl ışıl parıldıyordu.

Herkes ama herkes konuşuyordu; yüzlerce öğrenciye attığınız ilk bakışta bile susan kimseyi göremezdiniz. Kahkahalar havada uçuşuyor, sohbetler iç ısıtıyor ve hevesler gülümsetiyordu. Mutluluk kapıdaydı. Kimse mutluluğun yerine karanlığı kabul etmiyordu. Ancak ne yazık ki karanlık günler çok uzakta değildi. Ne kadar kabul etmeselerde, karanlık her zaman oradaydı.

Birçok kişinin korkunç kabusu olan Karanlık Lord, son zamanlarda kendisini daha çok göstermeye başlamış, açık açık saldırılar düzenlemişti. Gazete haberleri sık sık yapılan bu saldırılardan bahseder olmuştu.

Hogwarts öğrencileri ikilemde kalmıştı. Buradaki öğrenciliklerinin sayılı günlerinin tadını çıkarıp, kapıya dayanmak üzere olan kabusu unutmalı mıydılar, yoksa geleceği kara kara düşünüp hayıflanmalı mıydılar?

Eh, en azından ikileme düşmeyen birileri hâlâ vardı. Hem geleceği düşünmekten geri kalmıyor, hem de gençliklerinin tadını çıkartıyorlardı.

Kimler mi?

Elbette Çapulcular!

"Hâlâ son senemizde olduğumuza inanamıyorum!" diye hayıflanıyordu uzun saçların, gri gözlerin ve asi bakışların sahibi Sirius Black. "Daha dün gibi Aylak'ın çikolata paketini kaybetti diye ağladını hatırlıyorum."

"Kes sesini," diye homurdandı Remus, Sirius'a ters bir bakış fırlatarak. "Daha küçüktüm, beni bunun için suçlamayı aklından bile geçirme."

Sirius, umursamazca omuz silkti. "Seni suçladığımı kim söyledi?" diyerek dalga geçercesine sırıttı. "Ağlak Aylak hâlini ilk o zaman görmüştük. Seni ne zaman çikolata yerken görsem, sümüğünü akıta akıta ağlayışın aklıma geliyor."

James, Sirius ve Peter'ın o an attıkları kahkaha tüm Gryffindor masasından duyulacak kadar yüksekti. Remus'un gözlerini devirişi, üstüne bir de homurdanışı onları daha da güldürmüştü. Sonra da onlara katılıp gülmemek için kendisini zorlayan Remus domatesten farksız olmuştu.

Querencia | James Potter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin