─── ⋆⋅☆⋅⋆ ───
Sonbahar geldiği için dallarından intihar eden yapraklar yerle buluşarak dünyayı sarı ve turuncunun en güzel tonlarına boyuyor, adeta görsel bir şölen gibi rüzgârla dans eden yapraklar oradan oraya savruluyordu.
"Sence bir gün pişman olur mudur?" diye sordu James, Emily ile yan yana yürürlerken. Fazla sert olmasa da bir rüzgâr esti ve yerdeki kuru yaprakları üzerlerine uçurdu. Konu buydu, aralarındaki konu hep buydu.
Emily, okuduğu kitaptan başını kaldırarak James'e baktı. Hem James ile Kara Göl'ün yakınlarında yürüyor, hem de devamını merak ettiği büyücü romanını okuyordu. Omuz silkti bir süre çocuğun yüzünü inceledikten sonra. James isim vermese de Emily onun kimden bahsettiğini kolayca anlamıştı.
"Olur." diye yanıtladı onu ve kitabına baktı. "Herkes bir gün yaptıklarının karşılığını alır, James." Tekrar bir rüzgâr estiğinda Emily'nin elindeki kitabın sayfaları sola doğru savrulmuştu fakat Emily'nin parmağı arada olduğu için yerini kaybetmemişti. "Karmaya her zaman inanmışımdır."
"Ben pek inanmıyorum." dedi James gözleri göldeyken. Emily'nin ona baktığını hissetti ama o gölü izlemeye devam etti. "Evet, insanlar bazen yaşattıklarını yaşarlar ama her zaman değil..."
"Sen öyle diyorsan..." Emily kaşlarını kaldırıp James'e baktıktan sonra kitabının sayfalarını çevirerek, "Bak burada ne yazıyor," diye mırıldandı ve bir sayfayı açtı. James göz ucuyla kitaba baktığında birkaç tane altı çizili paragraf olduğunu gördü.
"Oku hadi," dedi Emily ve kitabı James'e uzattı. James kitabı Emily'nin elinden alarak altı çizili paragrafları baştan okumaya başladı.
Büyücü adam, ne olursa olsun sevdiği kadından vazgeçmeyecekti, onun için her şeyi yapacaktı ama kadın, büyünün varlığından habersizdi. Adam bunu umursamıyordu, onu kendisi gibi yapmak istedi ve bir iksir hazırladı. Bu iksir, kadının damarlarında akan kan gibi vücuduna yayılacak ve onu kendisi gibi bir büyücü yapacaktı.
Günlerden bir gün kadının karşısına sıradan bir insan gibi çıktı ve onunla tanıştı, arkadaş oldular. Kadın adamı çok sevmişti ama adam ile o, ayrı dünyaların insanlarıydı. Kadının damarlarında oldukça sıradan bir kan akarken adamın damarlarında akan kan, sihrin en büyülü özellikleriyle donatılmıştı.
Adam, kadını zaten seviyordu, kadın ise adama aşık olmuştu. Bir gün adam cesaretini topladı ve iksiri kullanmak yerine kadına gerçekten kim olduğunu itiraf etti. Kadın şaşırdı, kadın dondu kaldı, öyle ki tek yapabildiği şey adamı da aşkını da orada bırakarak kaçmak oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia | James Potter
Fiksi Penggemar1 Eylül 1973'den beridir kullanılmaya başlanılan yöntem, Gryffindor ile Slytherin arasındaki buzları eritmeyi biraz da olsa amaçlıyordu. Her pazartesi Büyük Salon'da bir kura çekilir ve son üç sınıf arasından rastgele düşman binaya mensup iki öğrenc...