11 ➤ Panter

910 74 46
                                    

─── ⋆⋅☆⋅⋆ ───

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

─── ⋆⋅☆⋅⋆ ───

"Lanet olsun, olmuyor! Yapamıyorum!" Emily, pes edercesine omuzlarını düşürdüğünde yavaşça asasını tuttuğu sağ kolunu indirdi. Sol eliyle siyah saçlarını geriye doğru yatırırken ansızın ensesine vuran sıcak nefesin sahibi arkadan kolunu beline sardı.

"Yeterince odaklanamıyorsun," diye mırıldandı James, Emily'nin kulağına doğru. "Büyüyü yaparken düşündüğün anı ya yeterince güçlü değil ya da dediğim gibi odaklanamıyorsun."

Emily omuz silkerek saçlarını sol omzunda topladı. Böylece James'e daha çok alan açmış oldu. "Bence ikisi de değil. Sadece Patronus'u yapabilecek kadar becerikli değilim."

James biraz daha ona yaklaştığında Emily kalçalarındaki baskıyla derince yutkundu. "Daha farklı bir anı deneyelim o hâlde." dedi James, elini Emily'nin sağ bileğine atarak. Kolunu yavaşça havaya kaldırdı. "Mesela, dün geceye ne dersin?"

Vücudundaki tüm kanların yanaklarına hücum ettiğini hissetti Emily. Boğazını temizleyerek yutkundu ve terleyen avucu arasındaki asasını sıkıca kavradı. James hâlâ onunla temas hâlindeyken büyüye nasıl odaklanabileceğini bilmiyordu ancak belki bu daha rahat yapmasını sağlardı.

Yavaşça buz mavisi gözlerini yumduğunda zihnine dün gecenin görüntüleri dolmaya başladı. Karanlık, sıcak ve sessiz. Terleri ve tenleri birbirine karışmış. Kimsenin göremeyeceği kıvrımlarına atılan dil darbeleri ve aynı zamanda parmaklarının usta dokunuşları baştan çıkartıcıydı.

James Potter'ı ilk öptüğü ya da ilk defa ona, onu sevdiğini söylediği anki gibi değildi. Daha farklıydı, daha üstündü. Hiçbir kudret bu ânı bozamazmış gibi hissettiriyordu, asla zihninden silinemezmiş gibi.

Çamur lekelerinden kaybolmuş bir cam kırığıydı o, James ise o çamurları silen ve onu ait olduğu yere, kalbine takan bir kurtarıcıydı.

Dün gece, bedenine olan her dokunuşunu tekrar hissediyormuş gibi teni karıncalandığında farkında olmadan dudakları aralanmıştı. Ruhları gibi bedenleri de tamamlanmıştı. Biraz sonra iki dudağı arasından dökülen "Expecto Patronum." sözcükleriyle asasında bir titreşimi hissetti.

Gözlerinin hâlâ kapalı olmasına rağmen yüzüne vuran ışığın varlığını net bir şekilde hissedebiliyordu. James'in hâlâ belinde olan elinin tutuşu sıklaştığında heyecanla gözlerini açarak karşısındaki manzaraya şaşkınlıkla baktı.

"Oldu." diye mırıldandı. Burnundan nefesini seslice verdiğinde göğsü sertçe inip kalktı. Asasının ince uzundan uzanan ışık hüzmesi biraz havaya yükselerek bir şekle girmeye başlıyordu. Kaşlarını çatıp kıstığı gözleriyle daha dikkatli incelemeye başladı. "Bu—"

"Bir panter," dedi James ışıldayan gözlerle Emily'nin patronusuna bakarak. Mavi, şeffaf ve bulutumsu bir şey olsa da heybetli bir panterdi. İri cüsseli, Patronus olmasına rağmen dehşet verici bakışları olan bir panterdi. "Siktir, bu çok havalı."

Querencia | James Potter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin