1 Eylül 1973'den beridir kullanılmaya başlanılan yöntem, Gryffindor ile Slytherin arasındaki buzları eritmeyi biraz da olsa amaçlıyordu. Her pazartesi Büyük Salon'da bir kura çekilir ve son üç sınıf arasından rastgele düşman binaya mensup iki öğrenc...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
─── ⋆⋅☆⋅⋆ ───
"Neden bir animagus olmak istediğini hâlâ anlamıyorum." James homurdanarak önünde oturduğu iksir kazanını karıştırmaya devam etti. Emily'den ses çıkmadığında gözlüklerinin üstünden ona baktı. "Hey, beni duymuyor musun?"
Emily, okuduğu Cadı Gündemi dergisinden başını kaldırmadan ona göz ucuyla baktı. Bacaklarını önündeki sehpaya uzatmış, rahat bir pozisyon almıştı ama James'in sıkıcı soruları onu bunaltmıştı.
"Çünkü istiyorum." dedi daha sonra verebileceği en basit cevabı vererek. "Bu kadar basit."
James'in gözleri kısıldı. O yerde oturmuş, yarım saattir iksir kazanını karıştırırken Emily de elindeki aşk dergisini okuyordu. Resmen o keyif yaparken James'in yerde oturmaktan sırtı ağırmıştı!
"Patronus'unun ne olduğunu öğrendikten sonra mı animagus olmak istedin yoksa zaten olmak istiyor muydun?" diye sordu daha sonra. Ara sıra bakışları Emily'nin masaya uzattığı çıplak bacaklarına kayıyordu.
"Daha önce sana söylemiştim, Dorian bir animagustu ve animagusu bir kartaldı." dedi Emily elindeki dergiyi kapatıp kenara bırakarak. Masaya uzattığı bacaklarını kendine çekerek eteğini düzeltti. "Küçük bir çocukken birkaç defa onun kartala dönüştüğünü görmüştüm. Uçan bir hayvandı ve bundan dolayı çok şanslıydı. Bu yüzden küçükken hep uçabilen bir animagus olmak isterdim."
James yarım ağız güldü. "İsteğini gerçekleştirmek üzeresin ama bir panter olacaksın." Dilini yavaşça dudaklarının üzerinde gezdirerek Emily'e ateşli bir bakış attı. "Bu hâlâ beni heyecanlandırıyor. Vahşi, yırtıcı ve tehlikeli bir siyah panter... Siktir, bu cidden çok havalı."
"Panter hâlime de yükselmesen olmazdı değil mi?" diye homurdandı Emily oturduğu yerden ayağı kalkarak. James'e doğru ilerleyerek onun yanında dizlerinin üzerine çöktü ve kazanın içine baktı.
James sinsi bir ifadeyle kazanı karıştırdığı uzun kaşığı kaldırarak Emily'nin yüzüne yaklaştırdığında Emily James'e ters bir bakış atarak elini ittirdi. "Berbat kokuyor bu. Nasıl içeceğim?"
"Animagus olacağım diye tutturdun, sonuçlarına katlanacaksın artık," dedi James rahat bir tavırla omuz silkerek.
Emily oflayarak bağdaş kurdu ve sağ dirseğini dizine bastırarak çenesini avucuna yasladı. Dalgın bir şekilde James'in kazanda karıştırdığı iksiri izlerken çocuğun bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu.
"İksirin tamamlanmasına daha çok var." dedi James ciddi bir ses tonuyla. "Vazgeçmek için çok geç değil, biliyorsun. Animagus olmak çok tehlikeli bir şey. Başarısız olabilirsin, yarı animagus-yarı insan olabilirsin ya da en kötüsü ölebilirsin."
