"... Veee kazandımm!" Felix kahkaha atmaya başlarken Seungmin oflayarak kendini yatağa bıraktı.
"Yine mi lan?" Felix de gülmeyi bırakmadan onun yanına uzandı.
"Beceriksiz köpüş." karnını gıdıkladığında Seungmin onun elini itti.
"Gerçekten... Hiç mi demedin bu Seungmin ilk kez bu oyunu oynuyor biraz kazanmasına izin vereyim diye?"
"Düşe kalka öğreneceksin canım, hadi kalk son round başlıyor." Seungmin doğrulup oyun kolunu eline aldı, Felix de aynısını yapmışken odanın kapısı açılmıştı.
Jisung başta Seungmin'i gördüğü için duraksasa da sonradan bir şey demeden içeri girip Felix'in yatağına çıktı ve ona arkadan sarılıp yanağını omzuna yasladı, Felix buna tepki vermeyip ekrana odaklandığı için Seungmin de aynısını yapmıştı.
"Bence sen bilerek kaybediyorsun, oraya gitmesene lan-" Felix birden ekranda beliren, kaybettiğini belli eden yazıyı görünce şaşkınca ekrana baktı. "Lan!" bu sefer kahkaha atan Seungmin'di.
"On iki yaşımdan beri bu oyunu oynuyorum Felix, benden öğreneceğin çok şey var." Felix'in kocaman açtığı gözleri, tek bir oyunla kendisinin dört oyunluk zaferini geçip Seungmin'in kazandığını belli eden skor tablosuna sabitlenmişken Jisung da kıkırdayınca dudak büzerek sahte ağlama ifadesiyle mızmızlandı.
"Haksızlık bu ya, sen daha acemisin diye tan oynamıyordum ben!"
"Yalancı, kafama füze fırlattın." Jisung bu sefer küçük bir kahkaha atarak kendini yatağa bırakınca Felix dudaklarını birbirine bastırdı.
"Elimde füze vardı ama! Füze fırlatmayı seviyorum." Seungmin gülerek refleksle omzunu tutarken bakışları kısa bir an Jisung'a döndü.
"Bu sefer üçümüz oynasak?" Jisung onun kendisine baktığını fark edip kızararak bakışlarını kaçırdı, Felix de onlara dönmüştü.
"Senin oyun kolunu da getireyim mi?" Jisung kararsızca ikisine baktıktan sonra yavaşça başını sallayıp doğruldu, Felix oyun kolunu alıp gelene kadar ikisi sessizce oturmuşlardı.
Felix odaya girip oyunu ayarlarken Seungmin'in sesiyle ona kısa bir bakış attı.
"Chan hyung nerede?" Jisung cevap vermek için ağzını açmıştı ki Felix ondan önce davranıp cevapladı.
"Changbin hyungla dışarıda işleri var, birazdan gelirler. Neden ki?"
"Bir şey olduğundan değil, öylesine sordum."
"Merak mı ettin?" Seungmin omuz silkip oyun kolunu tekrar eline aldı, Felix buna sırıtıp oyunu başlatırken oyunun müziğine kulağına fısıldayan Jisung'un sesi karışmıştı.
"Bir şeyler yakmaya gitmedi mi?" Felix onun karnına hafif bir dirsek atınca Jisung Seungmin'in bunu bilmediğini anlayıp ekrana odaklandı.
Üçü uzun bir süre birlikte oyun oynamış, en son oynadıkları oyunda Felix'in isyanı yüzünden Seungmin ve Jisung kahkahalara boğulmuşlardı.
Jisung nefessiz kalarak karnına bastırdığı eliyle Seungmin'in dizlerine kendini bırakırken Seungmin de omzunu tutarak gülüyordu, her güldüğünde daha çok acıyordu fakat yine de gülmesini durduramıyordu.
"Yeter amına koyayım ya, ben sizi acemi sanıyorum siz beni sikip atıyorsunuz!" Felix de sürünerek yataktan indi ve aynı sürünmeyle Seungmin'in yanına ulaşıp yatağın ucuna oturmuş olan Seungmin'in dizlerine başını yasladı. "Küstüm size." Seungmin zoraki gülmesini durdursa da Jisung hala gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)