Dalgın bakışlarla önündeki kahveyi izlerken Seungmin tekrar ağlamak istedi.
Gece uykusuz kalmaktan nefret ediyordu, saat gecenin dördünde uyanmış olup geri uyuyamamış olmaktan da öyle.
Normalde sağlığına çok dikkat ederdi ama neden şimdi uyuyamıyordu?
"Sikeyim, korkuyorum çünkü." derin bir nefes aldığı sırada Chan'ın sesini duydu.
"Günaydın." elini geceden beri ağrıyan alnına koyarken mırıldandı.
"Günaydın." Chan onun durgunluğunu fark edip duraksadı.
"Neyin var puppy?" Seungmin hafifçe kaşlarını çatıp başını kaldırdı.
"Puppy?"
"Berry'ye benziyorsun, hem konu bu mu?" Chan bardağını tezgaha bırakıp ona yaklaştı ve küçüğünün omuzlarına ellerini koydu. "Gene mi uyuyamadın? Gözlerin kıpkırmızı kesilmiş." Seungmin iç çekip başını Chan'a yasladı, kafasının altından Chan'ın karnının ne kadar sert olduğunu hissedebiliyordu.
Gerçi o an pek dikkat etmemişti ama olsun.
"Sadece ondan değil, biraz ağladım."
"Ağladın mı?"
"Hyunjin ile konuşurken." istemsizce bacaklarını kendine çekip tek kolunu onlara doladı. "Gurur duymuyorum."
"O yüzden mi gece yanıma gelmedin?"
"Ağladığımı birilerine göstermekten pek hoşlanmam, ağlamaktan da. Tanrım... Başım çatlıyor resmen, en ufak bir gözyaşı döksem hemen başıma ağrı saplanmasından nefret ediyorum." Chan onun omuzlarını hafifçe sıktı.
"Yemek yedin mi?"
"Aç hissetmiyorum."
"O zaman yemek yiyeceksin, sonra sana ilaç vereceğim ve dinleneceksin tamam mı? Felix evde bugün, istersen onunla kalabilir ya da benimle şirkete gelebilirsin." Chan onun saçlarını karıştırıp geri çekilince Seungmin söylenerek saçlarını düzeltti.
"Saçlarımı karıştırıp durmaz mısın? Taramak iki saatimi alıyor."
"Ama çok yumuşaklar..." Chan'a kısa bir bakış attı.
"Hepsini Hyunjin'e anlatmazsam şerefsizim."
"Daha tanışamadan aramızı bozacaksın ha.." Seungmin omuz silkti.
"Sen kaşındın." Chan hafifçe gülüp bir süre dolaba bakındı.
"Yemek istediğin bir şey var mı yoksa klasik bir kahvaltıya tav mısın?" Seungmin hafifçe mırıldandı.
"Ben çoktan tav oldum ki..." Chan başını kaldırıp ona bakınca Seungmin de ona dönüp göz kırptı. "Changbin'e." Chan hafifçe gülerek çıkardıklarıyla uğraşmaya başlarken Seungmin ayağa kalktı. "Ben de yardım edebilir miyim?"
"Çok nazik sordun, reddedersem ağlayacak mısın?"
"Ağlayacağım tek şeyin bu olacağını sanmıyorum."
"İyi hadi, gel yardım et. Şunları yıkayıp doğra." Seungmin keyifle gülümseyip Chan'ın kenara bıraktığı sebzeleri yıkamaya geçmeden önce onun beklemediği bir şey yaptı ve kalçasına hafifçe vurdu.
Pekala, Chan özellikle Minho'nun bunu sürekli yapmasına alışıktı fakat Seungmin ilk kez yapıyordu.
Ona şaşkınca baktığında Seungmin göz kırptı.
"Changbin teşekkür etmek yerine götüne şaplak atmamı söylemişti." Chan göz devirdi.
"Bu terimden nefret ediyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)