Gözlerini açtığında kolları arasında her zamanki sakinliğiyle uyuyan sevgilisini görünce Chan'ın istemsizce gözleri parladı.
Diğerleriyle beraber uyumuşluğu çok olmuştu ve hepsi uyurken çok hareketlilerdi, morali bozuk diye Jisung ile uyuduğu bir gece sabah ağzında Jisung'un ayağıyla uyanmıştı ve şimdi Seungmin'in her zamanki sakinliğiyle uyuduğu zamanki gibi duruyor olması Chan'ın hoşuna gitmişti.
Sargılı eliyle yavaşça Seungmin'e alnına düşen saçlarını geriye yatırırken Changbin'in haklı olduğunu fark etti, ellerine bakınca Seungmin'in öpücüklerini hatırlıyordu ve çok güzellerdi.
Onların ilişkisi çok erken başlamıştı ve hala aynı şekilde devam ediyordu, Chan bu yaptıkları hata yüzünden ilişkilerinin bitmesinden korkuyordu.
Birbirlerine duydukları sevginin aslında o kadar köklü olmamasından.
Seungmin çok güzeldi çünkü, Chan'ın sahip olmak isteyebileceğinden bile güzel ve narindi.
Onun yanağını nazikçe okşadıktan sonra yüzüne ufak öpücükler bırakmaya başladı, uyurken melek gibi görünüyordu.
Ve melek gibi de kalbi vardı, Chan'ın özür dilemesine bile gerek kalmadan anlayıp affetmişti onu ve kendini affetmesi için yanında durup destek olmaya çalışıyordu.
Bu çocuk gerçekten de fazla güzeldi, sanki bu dünyaya ait değil gibiydi.
Küçük öpücükler verdiği sevgilisinin her zaman içinde kaybolduğu gözleri yavaşça açıldığında duraksayıp onun uykulu gözlerine baktı, böyle bile fazla sevimli ve güzeldi.
"Günaydın bebeğim~" Seungmin esneyerek ona yanaştı ve yan dönmüş sevgilisinin göğsüne başını yasladı.
"Günaydınn~" bir süredir sık kullandığı tatlı ses tonunu duyunca Chan kıkırdayıp onun saçlarına da kısa bir öpücük bıraktı.
"Çok güzel kokuyorsun yine ya..." Seungmin anlamsız bir şey mırıldandı, bir süre sonra başını kaldırıp ona bakmıştı.
"Sabah seksi?" Chan onun dudaklarına yöneldi.
"Hiç sormayacaksın sandım." kıkırdayan sevgilisinin üstüne uzanıp belini kavradı ve onu devamı fazlasıyla gelecek olan bir öpüşmeye çekti.
O sırada Hyunjin de bir bardak suyunu almış, Changbin ve Minho'nun kavgasını izler gibi yapıp bir şeyler düşünüyordu.
O bir şeyler de Felix'ti.
Seungmin'e hiç bahsetmemişti, çekindiği için değil unuttuğu içindi daha çok. Bir de onca zaman Seungmin'in Chan'dan uzak tutmaya çalışıp şimdi Felix'e hisleri olduğunu söylese Seungmin'in dilinden kurtulamazdı.
Bazen fazla konuşuyordu ama sadece bazen.
Önceki günü düşündü, Felix'in söylediklerini ve tavırlarını...
Ve büzülmüş öpülesi dudaklarını.
Dudaklarının tadını merak ediyordu.
"Hey!" Changbin onun önünde parmağını şıklatınca irkilerek ona baktı.
"Efendim?"
"Sadece yaşıyor musun diye kontrol ettim, dalgın duruyordun." Hyunjin hafifçe güldü.
"Sadece düşünüyordum, bu arada Chan hyungla tekar konuştun mu?" Changbin değişen yüz ifadesi eşliğinde onu başıyla reddetti.
"Sinirime yenik düştüm biraz, asıl ben bencillik ettim. Chan'ın benim yardımıma ihtiyacı vardı ve bunu bilmiyormuş gibi kötü davrandım ona." Minho da onlara yaklaştı, öncesine kıyasla daha durgun ve kediden çok insana dönüşmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/337006949-288-k548902.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)