Oldukça yakından gelen, Chan'ın olduğuna inandığı ses kulaklarına dolarken Seungmin yavaşça ona doğru yaklaştı fakat gözlerini açmadı, sessizce onları dinlemeyi sürdürdü.
Ayrıca gözlerini açarsa Chan ona sarılmayı bırakacaktı ve o an çok rahattı, saçlarını okşaması hoşuna gitmişti.
"... Kıl payı kurtulmuş, kemikleri oldukça sağlammış ve ayağında hiçbir incinme yokmuş. Ama hala ağırdığını söylüyor, ağrısı geçene kadar dinlenecek."
"Hiçbir şey yok yani?"
"Sanırım sadece biraz şişmiş, birkaç güne tekrar kontrole gidecekmiş. Gece ağrılarla uyanıyormuş ama baş edebilirmiş, yine de içim hiç rahat değil." Changbin'in mırıldandığını duydu.
"Orada tek olması hiç hoşuma gitmedi."
"Benim de gitmiyor, Felix'i yanına göndermeyi teklif ettiğimde okulunu bırakmamasını söyledi, sen ve Jisung da hiç işe yaramazsınız. Yemek yapmaya çalışsanız ev kül olur."
"Ay götüm, neyse. Sen neden gitmiyorsun?" Chan'ın kolları kendisini daha sıkı sararken sesi tekrar kulaklarına doldu.
"Seungmin'i bırakmak istemiyorum, daha doğrusu ondan uzaklaşmak istemiyorum. Ben yokken başına bir şey gelirse kendimi asla affedemem, zaten affedemeyeceğim..." Seungmin gözlerini çok hafif aralayıp Changbin'i gördü, düşünceli görünüyordu.
"Onu da al seninle?"
"Bilmediği bir yere benimle birlikte sürüklenmesini istemiyorum, böylesi daha iyi."
"Tokyo'da Minho hyungla tanışıp iyi vakit geçirirlerdi, eminim ikisi birbirlerini severler." asiklar canım ne sevmesi
Chan omuz silkip yavaşça Seungmin'in elini tuttu ve parmaklarını okşadı, cidden yanında olduğunu hissetmek Seungmin'e iyi geliyordu fakat o an düşündüğü başka şeyler vardı.
Chan... Ondan bir şey saklıyordu. Neyle ilgiliydi, konu neydi bilmiyordu ama bir şey saklıyordu işte.
Belki de Hyunjin haklıydı, yangınla ilgili bilmediği bir şeyler vardı.
Ne olabileceğini bilmiyordu ama belki de Chan yangının nasıl çıktığını veya kimin yaptığını görmüştü.
Bilmiyordu, bu konuyla ilgili düşünmek onu geriyordu.
Elini tutmuş, parmaklarını nazikçe okşayan Chan'ı hissetmeye odaklanmışken Felix'in sesini duydu.
"Hala bebek gibi uyuyor, onu uyandırabilir miyiz?"
"Bırak uykusunu alsın, zaten düzgün uyuyamıyor geceleri..."
"Ama..." Felix oflayıp odadan çıkarken Seungmin onun adım seslerinin uzaklaştığını duydu, sonra yavaşça elini bırakıp Chan'a sarıldı.
Böyle bir şey beklemediği için Chan kısa bir an duraksasa da sonra ona karşılık verdi.
"Min?"
"Hm?"
"Uyanık mısın?"
"Hayır." hafifçe kıkırdayıp küçüğünün sırtına nazikçe vurdu.
"Rahat uyudun mu?" Seungmin başını salladı, tekrar uyumak istiyordu ama Chan'ı kendisiyle birlikte tutamazdı.
Yavaşça doğrulup gözlerini ovuşturdu.
"Biraz yılışmışım sana."
"Bence çok tatlıydı, yılışman sorun değil. Sen uyurken birkaç fotoğraf çekmiş olabilirim." ellerini gözlerinden çekip ona baktığında Chan telefonunu cebinden çıkartıp bir fotoğraf açtı ve ona gösterdi. "Dayanamadım, üzgünüm." Seungmin fotoğrafa bakarken hafifçe güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
Fiksi PenggemarChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)