Son bir haftadır olduğu gibi yine saçlarındaki rahatlatıcı dokunuşların etkisiyle gözlerini açarken Seungmin kendisini cidden huzurlu hissediyordu.
Chan yanı başındaydı, ona sıkıca sarılmıştı ve büyük ihtimalle birkaç dakika öncesinden beri saçlarını okşuyordu.
Sevdiği çocuğun göğsüne iyice sığındığında saçlarına kondurulan öpücüğü hissetti.
"Günaydın sevgilim." hafif bir mırıldanmayla karşılık verdi.
"Günaydın, saat kaç?"
"İnan hiçbir fikrim yok, rahat uyudun mu?"
"Hm hm..." Chan onun saçlarına, alnına, yanağına ve dudaklarına birer öpücük bırakıp tekrar doğruldu ve alnını onunkine yasladı.
"Sabah seninle uyanmaya alıştım."
"Ben de gece uyanıp seni gördüğümde dudaklarını öpmeye." ufak bir kıkırdamayla yüzünü sevdiği çocuğun boynuna gömdü.
"Sürekli güzel kokuyorsun, seni öpmeden durmama izin vermiyorsun. Senin yüzünden dudaklarım buruşacak."
"Yüzün gibi yani?" Chan onun boynundan başını kaldırıp yanağını hafifçe ısırınca Seungmin gülerek ona doladı kollarını. "Yaşlı olman benim suçum değil."
"Seni aşağı da atamam ki..." tekrar boynuna gömülüp burnunu boynuna yasladığı sevgilisinin belini okşadı. "Hyunjin ile konuştun mu?"
"Ne için?"
"Ne zaman geleceği konusunda." Seungmin duraksadı.
"Hayır, pek konusu geçmedi. Bugün mü gelecekmiş?"
"Bilmem ki, sadece soruyorum." Seungmin onun saçlarını okşadı.
"Gelecek olsa bilirdim, benden bir şeyler saklamayı beceremiyor maalesef." ikisi bir süre sessizce birbirlerine odaklandılar, Chan doğrulana kadar.
"Cringe bir sevgili olmak istemem ama sabah şekerim olarak işe başlamak ister misin? İyi bir maaşı var." Seungmin kıkırdayıp onun dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı.
"Ne kadarmış maaşı?"
"Parayla değil, benim götüm güzeldir onunla." Seungmin onun kalçasını hafifçe sıktı.
"Farkındayım, Minho hyung götünü sahiplenmek için can atıyor." Chan tekrar eğilip dudaklarını onunkilere bastırdı ve Seungmin'i bir öpücüğün içine çekti.
Tam ikisi yatakta birbirlerini öperlerken arkadan gelen sesle irkilerek ayrılıp Changbin'e baktılar.
"Yeter tamam, anladık en sevgili sizsiniz. Kalkın kahvaltı zamanı." Chan son kez Seungmin'in boynuna da bir öpücük bırakıp ayağa kalktı.
"Kuduruyorsun değil mi lan?"
"Ben değil ama Minho hyung kuduruyor, dakikalardır birilerini odanıza göndermeye çalışıyor." Chan hafifçe gülüp Seungmin'e son kez göz kırparak odasındaki banyoya geçerken Changbin de Seungmin'in yanına oturup tek kolunu onun omzuna attı. "Felix sürekli sizin odanızdan ses geliyor mu diye banyoyu dinliyor, pencereler yüzünden karşılıklı iki taraftan ses geçişi var. Biraz mutlu edin şu çocuğu." Seungmin onun omzuna yasladı başını.
"Keşke aynı konuşmaları biz de sana yapıyor olsaydık."
"Artık aşmam lazım sanırım, değil mi?"
"Hayır, onu hala seviyorsan hayır." Seungmin ona kollarını doladı. "Kendini bu şekilde şartlandırma, ileride bir başkasını bulursan ya da hislerin artık o kadar yoğun hissettirmezse kendiliğinden aşacaksın zaten, hem siz... Onun belki de hala yaşıyor olduğunu söylemediniz mi? Şimdi şu kapıdan girme ihtimali olmadığını nerden biliyorsun?" Changbin iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)