Seungmin yavaşça yataktan sıyrılıp ayağa kalkmıştı ki Chan belini kavrayınca irkilerek küçük bir çığlık attı.
"Korktum ya piç!"
"Sevgiliye küfredilmez, hem sen yine nereye kaçıyorsun? Beni uyutup sürekli gidiyorsun."
"Hyunjin'in yanına gidiyorum." Chan'ın ellerinden kurtulup dudaklarına son bir öpücük kondurdu. "Gelirim birazdan."
"Gel ama."
"Geleceğimm~" Seungmin hızlı adımlarla odadan çıkarken Chan çoktan uykuya dönmüştü bile.
Hyunjin'in odasına gitmeyi planlıyor olsa da Chan'ın odasından, Jeongin ve Changbin'in beraber kaldığı odadan, gelen sesleri duyunca oraya yöneldi, kapıyı açıp içeri girdiğinde Jeongin'in hala ağladığını ve Changbin'le Minho'nun onu sakinleştirmeye çalıştığını görmüştü.
"Neden hala ağlıyor?" Minho ona bakmadan cevapladı.
"Geldiğinizden beri sakinleşmedi ki, böyle kendine zarar veriyor." Seungmin yavaşça Changbin ve Jeongin'in yanına oturup hıçkırarak ağlayan küçüğünün saçlarını okşadı.
"Innie, gel yanıma." Jeongin itiraz etmeden Changbin'den ayrılıp Seungmin'in omzuna yasladı başını, bedeni hala hıçkırıklarından dolayı sürekli sarsılıyordu.
Seungmin onu sıkıca sarıp saçlarına nazik birkaç öpücük bıraktı.
"Böyle ağlaman senin için çok tehlikeli, korktuğunu biliyorum ama lütfen sakinleş Jeonginnie." Jeongin cevap veremeyecek kadar güçlü ağlıyordu o an.
Seungmin onun saçlarını okşamayı sürdürürken Changbin'e baktı, onun da gözleri dolu doluydu.
Minho da üçünü inceliyordu, arada Seungmin'e de bakıp tepkilerini ölçüyordu.
Uzunca bir süre daha Jeongin ile öyle oturmalarının ardından Seungmin Jeongin'in omzunu sıktı.
"Hadi bebek hadi, kalk elini yüzünü yıka. Sonra seninle bahçedeki hamağa gidelim mi? Hatta Kkami'yi de alırız?" Jeongin dudaklarını birbirine bastırarak hıçkırıklarını dizginlemeye çalışırken Changbin'in de elini hissetti.
Changbin nazikçe onun yanaklarını sildi.
"Gel seni banyoya götüreyim." Jeongin itiraz etmeden Changbin onu kucağına alınca boynuna kollarını doladı.
İkisinin banyoya gidişinin ardından Minho Seungmin'e döndü.
"Geceniz güzel miydi bari?"
"Hm?"
"Chan hyungla diyorum, iyi vakit geçirdiniz mi?" Seungmin derin bir nefes aldı.
"Hyung, gerçekten sorunun ne anlamıyorum ama tuhaflıklarına ayıracak psikolojim yok benim."
"Aslında tuhaf bir şey söylemiyorum." bakışlarını Jeongin ve Changbin'in içeride olduğu banyoya çevirdi. "Kişisel hayatınız olduğunun ve Chan hyung yeni geldiği için beraber vakit geçirmek istediğinizin farkındayım ama Jeongin şu an toparlanamazsa ileride daha zor olacak, Hyunjin ve Felix bile aralarındaki sorunları bir kenara bırakıp Jeongin ile ilgilenmek için beraber buraya geldiler ve siz o sırada özlem gideriyordunuz, biraz bencillik değil mi sence de?" Seungmin bir süre ona baktı, Minho onun ters bir şey söyleyip sinirlenmesini beklemişti ki Seungmin sakince bakışlarını kapıya çevirdi.
"Haklısın, Jeongin'e daha çok zaman ayırmaya çalışacağım." Minho gözlerini kırpıştırdı.
"Vay canına, çok... Medeni karşıladın." Seungmin ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)