Sonunda Seungmin'i bulduğunda Hyunjin koşarak yanına ulaşıp hıçkırarak ağlayan küçüğünün önünde diz çöktü.
"Gel yanıma." Seungmin itiraz etmeden ona sıkıca sarıldı.
"Ondan nefret ediyorum."
"Biliyorum, ben de." Hyunjin onun saçlarını nazikçe okşarken içindeki nefretin ne kadar büyüdüğünü hissediyordu.
Chan'ın bir şeyler sakladığını anlamıştı ama bu...
Seungmin onunla diye güvende olduğunu düşündüğü o günlerde meğer hayatını mahveden biriyle kalıyormuş.
Ve Hyunjin ikisi sevgili olsun diye çok uğraşmıştı!
Seungmin'in saçlarına birkaç öpücük bıraktığı sırada Seungmin de yaşadığı kafa karışıklığıyla ne ona daha sıkı sarıldı.
Chan... Onca zaman kendisine iyi davranmış, hiçbir şeyin onu incitmesine izin vermeyeceğini söylemişti ve hatta araba neredeyse ona çarptığı gün Seungmin'e bir şey olacağı düşüncesinden dolayı ağlamıştı.
Fakat demek ki işin en başından beri Chan Seungmin'in hayatını mahvetmişti, ona bu travmayı Chan yaşatmıştı.
Ve Seungmin onu... Sevmişti.
Deli gibi sevmişti.
Hatta belki de aşık olmuştu.
Tam aradığı kişiyi bulduğunu düşündüğünde yine hiçbir şey yolunda gitmemişti, Chan'dan artık nefret ediyordu.
Uzunca bir süre Hyunjin'in omzunda ağladıktan sonra sakinleştiğinde geri çekilip yanaklarını silmesine izin verdi.
"Bu gece bir otelde kalalım, olanları babama ve cici anneme anlatma zamanımız geldi." Seungmin sessizce başını sallayıp Hyunjin'in yardımıyla ayağa kalktı ve elini tutup onu yola doğru çekmesine izin verdi.
İkili beraber bir taksiye bindiklerinde Seungmin Hyunjin'in kolunu tuttu.
"Telefonum yangından sonra çalışmadığı için bana bu telefonu almıştı, vardığımızda kartımı çıkartıp telefonumu geri verelim. Sen zaten eşyalarını ve Kkami'yi almak için dönmeyecek misin?"
"Dönerken telefonunu götürürüm, sen de o sırada otelde dinlenirsin. Sakın o bebek gözlerini ağlayarak yorma." Hyunjin onu iyice sarıp nazikçe kolunu okşadı, kısa zamanda bir otele varmışlardı.
Seungmin'in ve Hyunjin'in Hwang ailesiyle arası Seul'e geldiklerinden beri bozuk olduğu için Seungmin ilk tanıştıklarında onlara gidecek kimsesi olmadığını söylemişti, Hwang'ların yanına gitmek istemiyordu.
Ayrıca Hyunjin'in kredi kartları hala onda durduğu ve aldığı burslar sayesinde ayda bir düzenli para aldığı için otel masraflarını karşılayabilirdi.
İkili bir odayı kendileri için tuttuktan sonra Hyunjin onu odaya çıkarmış, hala gerçeğe inanamayan küçüğüne sıkıca sarılmıştı.
"İstersen havuzun oraya inebilirsin ama çıkarken kartı almayı unutma, ayrıca lütfen ağlama. Seni neşelendirecek şeyler getireceğim sana tamam mı? Moralini bozma, ben hala senin için buradayım." Seungmin de ona sarıldı.
"Teşekkür ederim."
"Geç dinlen, istersen televizyon izle. Elimden geldiğince hızlı döneceğim. Önce ver telefonunu halledelim." Seungmin ona telefonunu uzattığında Hyunjin hemen hafıza kartını çıkartıp yandaki masaya bıraktı. "Ağlama sakın." Seungmin'in hafifçe başıyla onaylaması üstüne Hyunjin onun alnına bir öpücük bıraktı ve onu dolu kafasıyla yalnız bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)