"... Sonra da sevgili oldular işte." Seungmin dudak büzdü.
"Cidden Jisung çok şanslı, umarım ben de bir gün yakışıklı zeki ve zengin erkeğimi bulabilirim." Chan ona hafifçe gülümsedi.
"Ben de bir gün kendi küçük bebeğimi bulacağım sanırım, öyle umuyorum yani."
"Bulursun ya, tamam yaşlısın falan ama eminim hala iyi bir sugar daddy olursun."
"Bu bir iltifat mı teklif mi?"
"Kesinlikle iltifat." Chan kıkırdadı.
"Seninle muhabbet etmek eğlenceli, yani daha çok laf yemek. Yemek demişken... Tatlı yemeye gidelim mi? Ya da bir yerde oturup birlikte dondurma yiyebiliriz?" Seungmin dudak büzdü.
"Olabilir, dondurmaya pek ikna olmasam da... Bir yerlerde oturup tatlı yiyebiliriz." Chan ayağa kalkınca Seungmin de aynı şekilde kalkıp az önce astığı ceketini geri giydi, Chan hesabı öderken kendini kötü hissedeceği için dışarı yönelmişti.
Chan onun ardından dışarı çıktığında Seungmin'e tek kolunu doladı.
"Yürüyerek gitmeye ne dersin?"
"Bu kadar sarmaş dolaş olacaksak hayır."
"Elini tutsam?" Seungmin ona elini uzatınca Chan sevinçle tatlı bir kıkırdama eşliğinde onun elini tuttu, bu Seungmin'in ciddiyetini kaybetmesinin sebebiydi.
"Cidden... Yüz elli yaşındaki bir adama göre fazla tatlı bir sesti o."
"Changbin yüzünden, hiç ne kadar tatlı güldüğünü duydun mu?"
"O da yüz kırk dokuz yaşındaki bir dinozora göre tatlı yani?" Chan onun omzuna kendi omzuyla hafifçe vurunca Seungmin de kıkırdadı, gerçi onun kıkırdaması Chan'ınki kadar tatlı bir tona sahip değildi. "Şaka tamam." bir kafeye yaklaştıklarında Chan ona döndü.
"Buranın bardakta waffle'ları güzel oluyor, alıp yürümek ister misin? Oturabiliriz de."
"Fark etmez, mekan kapanacak gibi ama."
"O zaman aceleye gelmeyelim, alıp yürürüz." Seungmin başını sallayıp Chan'ın ardından içeri girdi, ikisi siparişlerini verip beklerken sessizlerdi.
Sonrasında alıp çıkarken de...
Seungmin hala kötü hissettiği için elindeki tatlısına uzun süredir sabitlediği bakışlarını Chan'a çevirdi, Chan da bir terslik olduğunu anlamıştı fakat Seungmin'i zorlamamak adına sessiz kalmıştı.
"Birlikte dışarı çıktığımızda ya da eve bir şeyler söylendiğinde size ödeme konusunda destek olamadığım zaman kendimi kötü hissediyorum, teşekkür etmek de hafifletmiyor." Chan iç çekip mırıldandı.
"Yakın hissettiğim birisiyle para için sürekli konuşmam gerektiğine inanamıyorum, Seungmin..." Chan durup ona dönünce Seungmin de ona baktı, daha doğrusu bedenini ona çevirdi.
Yavaşça elinden alınan bardağı hissetti ve Chan'ın bardakları arkasındaki pek yüksek sayılmayan duvara koyduğunu işitti, ve Chan onun beklemediği bir şey yaptı.
Hafifçe çenesini tutup başını kaldırdığında Seungmin hızlanan kalp ritimlerinin sesi eşliğinde ona baktı.
"İleride, gerçekleri öğrendiğinde ve benden nefret ettiğinde asıl kötü hissettiğin için kendinden nefret edeceksin. Bu yüzden şimdi sadece tadını çıkar, ayrıca senin için yaptığım harcamaları yük olarak görmüyorum. Sevdiğim birisi için para harcamak önemli mi sanıyorsun?" Chan onu kendine çekip yavaşça sarılınca Seungmin bir süre ne tepki vereceğini bilemedi, sonra onun sarılmasına karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)