BÖLÜM 42 : BİZİ SEN BİTİRDİN '

17 1 0
                                    

İçimde cayır cayır yanan ateşin sebebi neydi?
Annemin ölmesi mıydı yoksa onun gitmesi?

Yıldızlara bak derdi annem; baban orda seni hep izliyor derdi ...

"Anne .... Orda mısın?" Derken gökyüzünden bir yıldız kaydı... Gözleri doldu ve derin bir nefes verdikten sonra gülümsedi....

"O da yanınızda mi yoksa?" Dedi çekingen bir şekilde... Gözlerini sıkıca kapattı...

Bunca yıl yaşadığı topraklardan kilometrelerce uzaktaydi artık. Onun nefes aldığı o şehirde onun ayak bastığı o yollardan uzak kalmakti onu korkutan... Düşündü aslında ya dönerse aylini bir daha asla bulamazsa...

Ona tekrar güvenme niyetinde değildi Aylin. Sadece hesap sormak istiyordu içinde ona sormak için biriken düşüncelerinden bir an önce kurtulmak istiyordu.

Ya da tüm herşeyi unutup baştan mi başlamalıydi...

Zeynep üstündeki gömleği çıkarıp bir kaç adım sonra havuz kenarınin başında durdu. Havuzdaki yansımasında batuyu gördüğü an kendini havuza attı. Ağlıyordu... Havuzun en dip köşesine çöküp ağladı... Tam o sırada Cüneyt suya atlayıp aylini havuzdan çıkardı...

Eğer bir kaç dakika daha geç kalsaydı Aylin aklındaki düşüncelerin esiri olacaktı.

"Aylin iyi misin?" Dedi Zeynep endişeli bir şekilde...

Aylin yuttuğu suyu öksürerek attıktan sonra ayağa kalkmaya çalıştı Zeynepten destek alarak...

"Şey... " Dedi Aylin. Ellerii ile başını gösterip
"Bir seyler düşünüyordum unuttum suda olduğumu sanırım." Dedi ve eve doğru hızlı adımlarla yürüdü...

"Çok tehlikeli olmaya başladı. Gözümüz sürekli üstünde olmalı Cüneyt. "  Dedi Zeynep endişeli dolan gözleri ile ..

O sırada Cüneyt bir kac adımda Zeynepe tam sarılacakken Zeynep eliyle Cüneyti tuttu durması için...

"Üşütceksin üstünü değiştir istersen " dedi Zeynep ve o da koştura koştura eve girdi...

...

'
Onunla birlikteyken zaman su gibiydi ...  Şimdi ne değişti zaman niye eskisi gibi akıp gitmiyordu... Geceleri uyuyamıyor gündüzleri duramıyordum... Uyku rüyalarımı zehirliyordu.... Korkuyordum binevi uyumaktan seni rüyalarımda görmekten o kadar çok korkuyorum ki... Eğer rüyamda görsem özlerim yanımda ararım.

Kızmıyorum sana... Bana bir daha sana güvenmemeyi öğrettin. Defalarca beni bırakıp giden sana bir daha asla güvenmemeyi öğrettin... Teşekkür ederim...
Aslında çok kızgınım sana... İçimde ki bu öfke bu nefret asla sönüp bitmeyecek sanki. İçimdeki bu yangın öyle şehvetli ki sönmeyecek asla... Sen bana sana güvenmemenin yanında bjr daha kimseye güvenmemeyi de öğrettin. Söylesene nasıl hayatıma devam edeceğim nasıl seveceğim yeniden nasıl nasıl nasıl?

Senden son bir isteğim olacak... Beni gördüğün yerde yolunu çevir. Bundan sonra ne adını duymak ne sesini duymak nede senu görmek istemiyorum.

Ama kendime söz veriyorum seni unutup hayatıma sil baştan başlayacağım. Seni bundan sonra eskisi gibi sokak sokak aramami bekleme. Evinin önünde sabahlamami bekleme. Seni beklemeyecem ben. Seni unuttum... Baksana bu  mektupta adını dahi anmadim. Bu mektup içimden geçenleri dökmek için bir veda mektubuydu... Sana veda ediyorum. Ben böyleyim işte. Sana da bu yakışırdi aslında bir vedayi bana çok gördüğün için tekrar teşekkür ederim. Sahi aklıma gelmişken... Sevdin mi beni?

Kendine iyi bak. Yeni hayatında başarılar diliyorum.

' mektubun son satırlarını acı dolu bir gülümseme ile bitirdi... Sonra çekmecede çıkardığı gazoz kapağından yapılan kolyeyi mektupla birlikte zarfın içine bıraktı... Sonra elindeki yüzüğüne baktı... Gözlerini kapatıp yüzüğü çıkardı... Ağlamamak için söz verdi kendine... Zarfı kapatıp üstüne....

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin