⚪ BÖLÜM ..... ~ ÖZEL BÖLÜM

394 16 19
                                    

Gelecek Bölüm;

İnsanlar neden ölmek ister hiç düşündünüz mü?
Peki ya bu insanların bir kısmı ölmekten neden korkarlar?

Mutluluk, acı, hüzün, keder...  Bunlar bir duygu değil mi? Siz duygu olarak mutluluğu yaşayamıyorsanız o zaman o an yaşadığınız o duygu duygusuzluk mu oluyor?

İnsanlar böyle. Kendilerine ağır gelen bu hayattan 'ben yapamam' diyip hep ölmek isterler.

Oysaki ağlamaktan, gülmekten daha değerli bir duygu var mı ki?

Mutluluk kolay elde edilen bir duygu değil. Duyguların en güzeli en sevileni mutluluk. İnsan sevdiği şeyleri kolay elde etmemeli oysaki. Yoksa bir anlamı kalır mı?

Bence mutluluğa ulaşmak için tüm duyguların kapısını çalıp onları bir engel gibi aşıp mutluluğa ulaşmanız lazım.

Bu hikâyede de Aylin ve Batu'nun asla pes etmeyişleri var. Defalarca ayrılsalarda tam mutlu olacağı sırada terk etselerde birbirlerini asla ölmeyi düşünmediler taa ki Aylin'in yaptığı o trafik kazasına kadar...

Ölümü isteyen bir kız,

...

"Lütfen kurtarmayın beni." Diye yalvardı Aylin tekrardan. Gözleri zifiri karanlık olan başka dünyaya kayıyordu. Hani ölmeden önce filmlerde görürdük ya hayatın bir film şeridi gibi gözünün önünden geçer. Yalan o. Sadece yaşamak istediğin veya en mutlu olduğun kişiyle yaşadığın o an gözünün önüne bir film şeridi gibi geçer.

...

12 yıl önce;

Mezun olmuştu her ikisi de okuduğu okuldan. Sırada üniversite vardı ama ikisi de birbirlerini kaybetme korkusundan evlenmek istiyorlardı. Üniversite işini sona bıraktılar...

Ayşe hanım, Cemal bey ile arasındakileri az da olsa düzeltmiş bugün kız isteme vesilesiyle bir araya gelmişlerdi. İki genç o kadar heyecanlıydı ki. Bu heyecanı daha önce yaşamamış gibiydiler.

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Aylin'i oğlum Batu'ya istiyorum." Dedi Cemal bey üstündeki bu yükü atıp derin bir nefes verdi.

"Çocuklar sevmişler birbirlerini bize de vermek düşer. Verdim gitti."

Bu kadar kolaydı herşey. Evlilik yolunda ilk adım atıldı. Ama tek sorun Batu'nun hala Aylin'e gerçekleri anlatmamasıydı.

Yüzükler alındı nişan yapıldı, sıra düğüne geldi.

Aylin en beğendiği gelinliği giydiğinde düğün günü masanın üstünde bir not ve gazoz kapağından yapılmış olan o kolyeyi ve Batu'nun bir gün gerçeğini alacağını söz verdiği kolye vardı.
Uzunca bir süre Aylin yutkunarak kolyeye baktı. Çünkü en son bunları bir arada gördüğü vakit Batu terk etmişti onu hatta bu şehri. Tedirgin bir şekilde gelinliğin eteğinden tutup hafif havaya kaldırarak masanın oraya ilerledi. Korkuyordu. Yutkunamadı.

"Lütfen Batu nolur yapmamış ol" diye mırıldandı Aylin. Gözleri doluydu. Ne olup bittiğini anlayamıyordu. Sabahtan beride Batu'dan haber alamıyordu. İçine bir kuşku düştü. Kalbi bıçak yarası gibi acımaya başladığında masanın başında yere çöktü aniden. Sol gözünden akan gözyaşını silip masaya uzandı ve kağıdı yavaş yavaş açıp içinde yazanlara baktı.

"Özür dilerim'

     Sana bunu yapmak istemezdim Aylin. Senden gitmeyi hiç istemezdim ama ben senden sakladığım onca şey yüzünden senin yüzüne nasıl bakarım bilmiyorum. Sana anlatamam gereken şeyleri senin yüzüne söylemem lazımken ben utancımdan senin yüzüne bakamıyorum. Gitmek zorundayım bu sefer. Gitmemin sebebi var elbette.

Nasıl söylenir bilmiyorum bunu sana daha önce söylemeye çalıştım ama diyemedim.

Aylin senin baban, benim babam yüzünden öldü. Babamda bu yüzden hep seni gördüğüm vakit hep şehir değiştirdi. Bu sefer yine öyle oldu. Ama ben seninle kalmak istedim ama senin bilmediğin bir gerçek yüzünden senin yüzüne bakamadım.

Özür dilerim. Gitmek zorundayım. Bir daha bir araya gelir miyiz bilmem ama bizim hikayemiz ayrılık hikayesiymiş Aylin. Ben seni üzdüm en mutlu gününde. Belki bu günü beklememem lazımdı. Seni o odada tek başına bırakmamam lazımdı ama ben de acı çekiyorum Aylin. Ben sana zarar vereceğimi söylemiştim seni gördüğüm zaman. Zararım buydu. Annem babanı sevmiş, bu yüzden beni terk etti. Babanın ölümü de babam yüzünden. Ailem sana çok zarar verdi. Bende öyle. Beni affet diyemem ama bana kızma nolur. Ben seni seviyorum. Hala daha öyle. Eskiden de seviyordum şimdi de seviyorum ölene kadar da seveceğim. Ama sen benden daha iyi birini hak ediyorsun. Çünkü bizim hikayemizin en masum kişisi sensin. Sana beni unut desem unutmazsın belki ama ben yine de diyim. Unut beni Aylin. Unut beni sevgilim. Bizim hikayemiz bu kadar. Beni arama. Sorma...

Gitmek zorundayım. Uzaklara gidiyorum. Kendine çok iyi bak. Okulunu tamamla. Yuva kur ve çok mutlu ol. Beni unut işte. Kendine çok iyi bak. Havalar soğuk olduğunda da sıcak olduğunda da. Sonbaharı unutma mesela. Beni bu mevsimde hatırla. Belki bu mevsimde karşılaşırız yine. Hoşçakal...

Batu DOĞUŞ SARAÇOĞLU"

Aylin elindeki kağıdı gözyaşları arasında okudu. Bir terslik olacağını biliyordu. Mutluluk zor birşey değildi. Sonra telefonu çaldı. Açmadı. Kağıdı buruşturdu elinde kolyeye kaydı gözü. İkisinide taktı. Sonra defalarca çalan telefonuna baktı. Kim olduğuna bakmadan

"Ne var ne" diye ağlayarak bağırdı.

"Şey Ayşe Hanım'ın kızı siz misiniz?"

"Evet siz kimsiniz?"

"Çok çok özür dilerim ama annenizi trafik kazasında kaybettik. Elimizden geleni yaptık ama çok kan kaybetti. Buraya gelebilir misiniz?" Aylin yediği ikinci darbeden telefonu elinden düşürdü. Telefon buruşturduğu kağıdın hemen. Yanına düşünce m yapacağını bilemedi. Herşey bugüne kadar birikmiş ve mutlu olacağı bugün bir hançer gibi kalbine saplanmıştı. Gözleri her yeri bulanık görüyordu ve ne olduğunu anlamadan gözleri yere düşer düşmez karardı...

...

Aylin'in gözünün önünden geçen şeyler sadece mutlu anıları değil. Hayatında aldığı en büyük darbeydi. Mutluluk ve hüznü tek bir günde dolu dolu yaşamıştı.

Doktorlar Aylin için elinden geleni yapıyordu. Hastaneye vardıklarında Aylin gözlerini hafife açmış söyleniyordu..

"Kurtarmayın nolursunuz" diye acı içinde ağlayarak yalvarıyordu. Ambulansın kapısı açıldığında bulanık gözleri ile karşısında duran adama baktı.

"Ayliiin" diye bağırıyordu. Bulanık görüyordu. Artık daha fazla dayanamadı ve gözlerini o karanlık dünyaya kapattı.

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin