Arkadaşlar bu bölümde
Aylin ve Bora'nın,
Aylin ile Batu'nun
Filiz ile Batu'nun tanışma hikayesini anlatacağım. Umarım beğenirsiniz.Keyifli okumalar...
...
25.12.1997
"
İnsan hayal kurmayı ne zaman bırakır bilir misiniz? En sevdikleri yanında olmadığı zaman.. Çünkü kurulan hayaller hep en sevilenler ile kurulur..Hayat sevdiklerimle beraber hayallerimi de aldı benden. Biri babam... Biri de sevdiğim çocuk...
Babam...
Yokluğuna yavaş yavaş alıştığım ama yokluğunu hissedince boğazımda oluşan bir yumru kadar acı bir hayattı benimkisi. Yutkunamıyordum. Çünkü babamın yokluğu nefes almamı zorlaştırıyordu. Çünkü bana nefes almayı öğretecek, hayatı bana her detayına kadar anlatacak biriydi o. Ben ise tüm tecrübesizliğim ile hayata meydan okuyacaktım artık, onun yokluğu yüzünden...Doğuş...
Hastaneden eve gelirken gördüm onu, gözyaşlarım her daim aktığı için yanımdan eksik etmediğim bir mendil vardı. Dondurma yiyordu. Uzaktan gülümseyerek izledim. Acısı belliydi ama saklıyordu. Ben ise tüm acılarımı tek bir gülüşe sığdırarak izledim onu. Mendile ihtiyacı vardı. Ona doğru yavaş yavaş ilerlediğimde uzattım mendili. Öyle tanıştık. Acılarını nasıl sakladığını merak ediyordum. Belki öğrenirdim ondan bunu. Belki bende içimde kopan bu fırtınayı onun sayesinde söndürürdüm derken aylar sonra;
kalbim attı, karnım ağır gelmeye başladı. Sizin kelebek diye adlandırdığınız o küçük masum şeyler beni heyecanlandırdı...Ben galiba Doğuş'a aşık olmuştum. Sonra ne oldu biliyor musunuz... Bana beni sevdiğini söyledi. İçimde oluşan o kelebeklerin sayısı artmaya başladı. Onları durdurmak isterken, nefesim kesiliyordu. O gün anladım babamdan başka bir erkeği nasıl onun kadar sevebildiğimi...
Ama gitti. Bir gün gitti.. elimde annemin yaptığı o elmalı kurabiyelerden biraz ayırmış annem görmeden hızla evden çıkmıştım. Kapıyı çaldım. Açan olmadı. Biraz ilerlediğimde pencerelerin içinde bakındım. Olmayan perdeleri görünce kurabiyeyi kapının önüne bıraktım. Hızla pencereden içeri baktığımda ev bomboştu. Bu sefer içimdeki o masum kelebekler ölmüştü. Benim unuttuğum bir şey vardı çünkü, kelebeğin ömrü bir günlük. Ve ben tüm kelebek hakkımı bir günde bitirdim galiba...
Günlerce bekledim onu. Pencereyi kırıp onun odasının olduğu odanın o betonunda bekledim onu. Gelmedi. Geçtiğimiz o yolları, oynadığımız parkları, hatta camlarını kırdığımız o teyzelerin sokağında bile bekledim.
Aylar böyle kovaladı birbirini,
Sonra biri gelmişti. Hissettim. O boş eve, Doğuş'un gittiği, onun terk ettiği o eve birileri taşınmıştı.Bora,
Gitsinler istedim. Her defasında cama taş atar kırardım. İstemiyordum. Çünkü inanıyordum ki o eve geri gelecekti doğuş. Benim umudum o gün o eve taşınan kişiler yüzünden yıkıldı. Ve benim tüm hayallerim sevdiklerim gidince sona erdi...
Bora, küçük çetenin kurucusuymuş, benimde dahil olmamı istedi. Ortaokulu aynı okulda okumuştuk. Bana çeteye girersem babamı öldüren o kişileri bulacağını söylemişti. İnandım ona, 5 yıl boyunca bir çetenin içinde kaldım. Bana kötü olmayı öğretmişlerdi. Ama ben içimdeki iyiliği unutamadım.
Çetenin içinde en savunmasız kişi bendim. Kızların bana bakışlarının altında eziliyordum. Bora yanıma geldi bir gün"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZLERİ
قصص عامة"Bir dilek hakkın olsa ne isterdin" diye sordu Zeynep. "Çocuk olmak isterdim " dedim. Çocuk olmak. Eğer çocuk olarak kalsaydım. Batu yanımdan gitmiş olmayacak tüm bu kötü anıları yaşamamış olacaktım. Batu giderken aslında anılarımı hayallerimi de al...