50.Bölüm/Erkek erkeğe konuşma

1.6K 130 24
                                    

Heyt maşallah 50. Bölüme gelmişiz!

Bölüm birazda geç geldi biliyorum çünkü bir kaç sıkıntılarım vardı. Onları hallettim şükür o yüzden anca yazdım.
Tahmini 60' bölümlerde kitabı bitireceğim ama emin değilim. Tek bildiğim finale yaklaştığımız arkadaşlar.

(Bu arada medyadaki fotoğraflar bölüm içinde geçen texting kısımdaki yerler Wattpad sorun çıkardı bir türlü bölüm içine koymadı fotoğrafları. Sırasıyla soldan sağa gidiyor.)

Şimdi keyifli okumalar...

---

"Teşekkür ederim." Dedi Savaş elimdeki kahveyi alırken.

"Rica ederim. Eee böyle oturacak mıyız yoksa bir şeyler yapalım mı?" Diye sorduğumda kahvesinden bir yudum alıp bana döndü. Aslında bir şeyler yapmaktan kastım biraz kafasını dağıtmaktı.

"Oturuyoruz işte sevgilim?" Dediğinde gözlerimi devirdim.

"Çok sıkıcısın Savaş." Deyip elime telefonumu aldım. "Acıktım ben. Pizza söyleyeceğim hem sende acıkmışsındır." Dedim Yemeksepeti'ne girerken.

Savaş sesini çıkarmayınca ona döndüm. Kahvesi elinde öylece yerdeki halıya bakıyordu. Telefonumu indirip ayağa kalkarak yanına oturdum ve elindeki kahvesini sephanın üzerine bıraktım. Ardından kollarımı yandan beline sarıp başımı omzuna yasladım.

O da hemen ellerini omzuma sarıp başımı göğsüne yasladı. "Seni anlıyorum çünkü aynı şeyleri bende yaşadım o yüzden sana üzülme ya da takma demeyeceğim. Sadece biraz kendini sal,mutlu olmaya çalış." Dediğimde gülümseyip saçlarımın üstünden öptü.

"Teşekkür ederim. Yanımda olduğun için." Dedi kollarıyla beni daha çok sararken.

"Ne demek? Her zaman." Dedim bende gülümseyerek. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda aramızdaki yakınlık ile nefes almayı unuttum.

"Nefes al küçük Şirine." Gülerek söylediği şeyle kaşlarımı çatıp ondan ayrılacaktım ki beni daha çok sarıp dudaklarıma bir öpücük bıraktı.

"Bence sizde nefes almalısınız Savaş bey." Dedim alnımı alnına yaslarken. O da her bana yaklaştığında çaktırmadan nefesini tutuyordu ama egosundan söylemiyordu.

"Demek Savaş bey öylemi?" Dedikten sonra aniden beni geriye itmesi ve üstüme çıkması bir oldu. Sırtım koltukla temas ettiğinde o da ellerini iki yanıma koyup üstüme doğru eğildi.

"Sen kızdığın da ya da bozulduğunda bana böyle hitap edersin." Dediğinde yalandan bir hayretle kaşlarımı kaldırdım.

"Beni bu kadar iyi tanıdığını bilmiyordum." Dediğimde sırıttı.

"Sevgilimi tanımayacağım da kimi tanıyacağım?" Dedikten sonra bakışları dudaklarıma indi.

"Savaş."

"Hm?"

"Seni seviyorum." Dediğimde dudaklarımda olan bakışları gözlerime çıktı.

"Ben seni sevmiyorum." Dediğinde şaşırmıştım ama sonradan dediği kelime kalbimi tekletti. "Sana aşığım hem de köpek gibi, hayvan gibi, deli gibi senin her bir parçana aşığım." Dedikten sonra daha fazla dayanamamış olacak ki beni öpmeye başladı.

Ellerim kendi kendine ensesine giderken Savaş iki yanıma koyduğu ellerinden birini belime götürdü ve orayı okşamaya başladı. Onun dokunuşları ile ben huylanırken Savaş dudaklarımın üstünde sırıttı.

Kilitli Kalp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin