Arya ve İhtiyar

1.2K 58 1
                                    

Kaçmak istiyordu. Yaşadığı hayattan, bu şehirden, en çok da kendinden. Ama o denli sıkışıp kalmıştı ki bu çarka, ihtiyaç duyulmasa da, varlığı bilinmese çıkamıyordu bir türlü. Hayatı hep bir yerden bir yere sürüklenmekle, başkaları için fedakarlık yapmaya zorlanmakla geçmişti. Bir an... Tek bir an soluklanabilseydi fark edecekti her şeyi ama içten içe fark etmekten korktu hep. Hayatı hep sokaktaki insanlarla elitler arasında bocalamakla geçti ve en sonunda kim olduğunu bile bilmez bir hale geldi.

Bir gün dolabının kapağını açtı ve eline ne geldiyse onu giydi. İlkbahardı ve günlerdir dinmeyen bir yağmur vardı. Haki renkli trençkotunu, siyah beresini, kot pantolonunu ve siyah botlarını giyip sırt çantasını alıp çıktı evden. Nereye gideceğini kendisi de bilmiyordu. Keşke sonsuza kadar kaçabilseydi ama başaramadı. Başaramazdı da, geçmişte denemişti çünkü.

Dalgın bir şekilde saatlerce oradan oraya yürüdü ve bir anda kendini daha önce gelmediği bir yerde buldu. Onun gibi insanların pek de gelmeyeceği, evsizlerin ve fakirlerin olduğu bir yerde. Binalar tarihi denilebilecek kadar eskiydi ama çok bakımsız görünüyordu. Yıllardır içinde olmayan bir his peyda oldu: "Merak" Bu hissi bile kaybetmişti uzun zaman önce. İçinden bir ses ilginç bir şeylerle karşılaşacağını söylüyordu, ondandı bu merak.

Tam o anda biri seslendi, halbuki kimse yoktu sokakta az önce. Hızlıca arkasına döndü ve yerde oturan pespaye kılıklı bir adam gördü. Nasıl oldu da fark etmemişti? Saçları dağınık, yüzünde yer yer karalar olan ve yüz hatlarını tam seçemediği biriydi. Adam sakin bir tonda kibarca konuşmaya başladı:

- Tanımadığın sokaklarda tanımadığın benliğini bulmaya çalışman neden?

Arya, bir anlam veremedi konuşmasına. Daha önce görmediği biri neden böyle söylesin ki? Belki de hastalarından biriydi, her gün bir sürü kişiyle muhatap olmak zorunda kalıyordu. Arya bunları düşünürken adam konuşmaya devam etti:

- Hayır, senin hastalarından biri değilim.

- Ne o, medyumculuk oynayan bir ihtiyarla mı konuşuyorum? Sahi kimsin sen?

- Sana bir kitap vermemi ister misin?

- Ne kitabından bahsediyorsun? Hem burada oturup seninle sohbet edeceğimi de nereden çıkardın? Hakkımdaki düşüncelerinle de, kitabınla da ilgilenmiyorum.

Bu konuşma onu huzursuz etmişti. Hiç bilmediği bir yerde, daha önce görmediği biri onun hakkında bir şeyler söylüyordu. Tuhaf olan söylediklerinin kelimesi kelimesine doğru olmasıydı. Arkasına döndü ve tam adım atacakken ihtiyar konuşmaya devam etti:

- Sen pişman olmasan bile, arkanı dönüp gittiğin takdirde derinlerde bir yere kapattığın o genç ruh merak edecek hep, "Biraz daha kalsam ne olacaktı, hem bir kitabı almaktan ne zarar gelirdi ki?" Yaptığı şeylerden pişman olmayı, yapmadığı şeylerden pişman olmaya tercih eden o ruh soracak sana hep ve sen kaçamayacaksın. Korkarım ki şimdi arkanı dönüp gidersen biz birbirimize asla denk gelemeyeceğiz, sen de bu kitabı okuyamayacak ve benim kim olduğumu öğrenemeyeceksin.

- Pekala Bay Çokbilmiş. Senin kim olduğun beni neden ilgilendirsin? Her gün karşılaştığım yüzlerce insanın hayatını merak etsem ne olacaktı, senin onlardan farkın ne?

- Farklı olduğumu düşünmeseydin arkanı döndüğün an giderdin. Uzun zamandır seni hayata karşı heyecanlandıracak bir şeyler arıyordun, ufak da olsa bir şey bulmak istedin. Nefes almak bile acı veriyordu çünkü sana ve hepsinden de öte şunu söyleyebilirim ki, seni hiç tanımadığını düşündüğün biri ansızın içinde çoktan yok olduğuna inandığın bazı hislerini uyandırdı. Bu belki merak, belki de umuttu. Artık sadece kitabı değil, benim kim olduğumu da merak ediyorsun değil mi?

- ...

- Kitap burada, ona iyi bak olur mu? Ümit ediyorum ki bunun karşılığını sana verecek.

İhtiyar adam yavaşça ayağa kalktı ve Arya'nın yanından geçerek yürümeye başladı. Arya o sırada kitabı yerden aldı ve ilginç kapağını incelemeye başladı. Deri bir kaplaması ve arka kapağında değişik taşlarla oluşturulmuş bir motif, motifin ortasında taşsız, küçük bir boşluk vardı. Başını kaldırıp ihtiyarın olduğu tarafa döndüğünde onun daha önce hiç burada değilmiş gibi yok olduğunu gördü. Tekrar kitaba döndü ve kapağında harflerin belirdiğini fark etti, bir an için gözlerine inanamasa da artık harfler çok netti ve iki kelime oluşturuyordu: Zamansızların Ardından

Zamansızların Ardından Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin