Derin bir nefes aldı, sakinleşmesi gerekiyordu. Gözlerini kapatıp kendini sakinleştirmeye çalıştı, kâh oturdu kâh kalktı ama işe yaramıyordu. Daha sonra ayağa kalkıp odada bir o yana bir bu yana gitmeye başladı. Böyle ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama sonunda kapı çaldı. Yürüyüşünü aniden durdurup kapıya döndü:
- Gel!
Gelen Maria'ydı.
- Küçük Hanım, Cattivo Dük'ü burada. Sizinkilerle birlikte karşılama salonuna geçtiler az önce, seni de bekliyorlar.
Arya, bir nefes daha aldı. Yapabilirdi. Şu ana kadar sayamayacağı kadar çok insanla muhatap olmuştu ve Diavol de sadece onlardan biri olacaktı. Tek bir farkla: Ondan kurtulması zaman alacaktı.
Odasından çıkıp karşılama salonuna nasıl gittiğini bile bilmiyordu ama çok geçmeden kendisini kapının hemen yan tarafında buldu. Son kez üstüne başına baktı. Bilerek normalden biraz daha iddialı giyinmişti ve bunun kendisine öz güven vermesini umut ediyordu. Her şeyin yolunda olduğuna kanaat getirince gülümseyerek içeri girdi.
İçeriye girer girmez kendisine dönen bakışlar arasında yabancı olanı aramaya başladı ve çok geçmeden buldu. Sıra, söze nasıl başlayacağındaydı. Günler süren düşünmeleri sonucu, onunla ilgili neredeyse hiçbir şey hatırlamıyor gibi yapmaya karar vermişti. Ayrıca ona çok aşıkmış ve her istediğini yapmaya hazırmış gibi de davranacaktı. Böylece mümkün olduğunca onunla yakınlaşıp derin sırlarını öğrenebilirdi. Üstelik tamamını öğrenmesine de gerek yoktu, işe yarar birkaç tanesini bilebilecek olsa bu yeterli olurdu.
Sırlarını öğrendikten sonra sıra suçlarına gelecekti. Bildiği bir şey varsa o da bir suçu olanın başka bir suçunun daha olacağıydı. Sühan'a o kadar kötülüğü dokunan biri, iyilik timsali olacak değildi ya! Elbette ki açığa çıkmayı bekleyen büyük günahları vardı ve Arya bunları büyük bir zevkle ortaya dökecek, cezalandırılmasını sağlayacaktı. Tüm bunları yaptıktan sonra da ondan tamamen kurtulmuş olacaktı.
Olaya çok mu hayalperest yaklaşıyordu yoksa uzak olan tek ihtimal onun cezalandırılması mıydı, bilmiyordu ama hayatında tek bir kez olsun her şeyin yolunda gideceğini ummak istedi çünkü işlerin yolunda gitmemesi demek intihar demekti. Her şey umduğu gibi gitmezse Sühan'ın kaderini yaşayacak ve muhtemeldir ki çok uzun bir ömrü olmadan ölüp gidecekti.
Ama şimdi bunları tekrar tekrar düşünmenin sırası değildi. Kuyruğu dik tutmalı ve gösterisine başlamalıydı. Konuşmaya girmeden evvel Diavol'e hızlıca baktı. Giyim tarzı kesinlikle Arya'ya hitap etmiyordu, fazla süslüydü. Boyu uzun duruyordu ama Arel kadar da uzun değil gibiydi.
Onu, neden Arel'le kıyasladığını bile fark etmeden incelemeye devam etti.
Sarışındı. Arya, sarışın erkeklerden hoşlanmazdı. Gözleri de yeşildi. Arya, yeşil gözlü erkeklerden de hoşlanmazdı. Tüm bunlar yetmiyor gibi yüzünde, muhtemelen sadece Arya'nın fark edebildiği, iğrenç bir gülümseme vardı.
"Bu adamın katlanılabilir bir yanı yok mu?!"
Yoktu. Ne kadar düşünürse düşünsün, kesinlikle katlanılabilir bir yanı yoktu. Peki bu şartlar altında, nasıl kafasında kurduğu oyunu oynayacaktı?
"Daha önce zorluk çıkaran hastalara bile sinirlenmeden yardım ettiğin zamanları hatırla."
Hatırlıyordu ve aynısını şimdi de yapacaktı.
- Hoş geldiniz, Cattivo Dük'ü siz olmalısınız.
Annesinin kaşları, hafifçe çatılınca münasebetsiz bir giriş konuşması yaptığını anladı. Dışarıdan ne kadar kötü görünse de hafızasını kaybettiği yalanını güçlendireceği için bu durum işine gelirdi. Şu anda işine gelmeyen tek şey karşısındaki adamla uzun bir süre muhatap olmak zorunda kalmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansızların Ardından
FantasyHayatı, karmaşa ve mutsuzluk içinde sürüp giden Arya, bir gün tanımadığı bir ihtiyardan gizemli bir kitap alır. Kitabı okumaya başladıktan birkaç gün sonra rüyasında kendini, kitabın ana karakterinin yerinde bulur. Yoksa tüm bunlar rüya değil midir?