Arya, adını duyunca Arel'e döndü.
- Efendim.
Arel'in değişen yüz ifadesi, çok geçmeden Arya'nın neler olduğunu anlamasını sağladı. Ona gerçek adıyla hitap etmişti ve o da istemsizce cevap vermişti.
- Arya?
Arel, Arya'nın yanıt vermesini anlamlandırmak ister gibi bir kez daha ona seslendi. Sorgulayıcı bir ses tonu vardı. Arya ise kara kara ne yapacağını düşünüyordu.
- Arel, ben...
Devam edemedi. Ne diyecekti ki? Nereden öğrendin? Ne kadarını biliyorsun? Sühan olmadığımı bildiğin için mi bana farklı davrandın?.. Cevabını almaktan korktuğu bir sürü sorusu vardı.
O, öylece kalakalmışken Arel ağır ağır yerinden kalkıp ona geldi. Bakışları yabancılaşmıştı.
- Ne demek oluyor bu?
Ne olduğunu bilmiyor muydu yani? Peki adını nereden biliyordu? Tüm bu yaşananların koca bir rüyadan ibaret olmasını istedi, öyle olmasa bile en azından Arel'in zihninde neler olup bittiğini bilebilmeyi. Ama olmadı.
- Bana bir açıklama yapacak mısın Sühan? Neden sana Arya dediğimde bana cevap verdin?
Yanlış duyduğunu söylemek için fazla geç kalmıştı. O yüzden ne cevap vereceğini kestirebilmek için bir soru da kendisi sordu:
- Bu ismi nereden öğrendin?
- Gerçekten tek sorun bu mu?
- Bu ismi nereden öğrendiğini söylemediğin sürece sana açıklama yapmayacağım.
Arel, derin bir nefes aldı. Gerilmişti. Ama yine de sakin kalmayı denedi.
- Geron, o gece sana antik dilde bir şeyler söylerken duydum.
- Ne dediğini anladın mı peki?
- Şu anda soru sorması gereken kişi sen misin sence?
- Sen bana cevap vermezsen ben de sana cevap vermem.
Arel, pes edip açıklamaya başladı:
- Antik dili anlayamıyorum ama içinde "r" harfi geçen çok fazla kelime olmadığını biliyorum. O gece seni hayata geri döndürecek ne söylemiş olabilir diye merak etmiştim. Daha sonra diğer kelimelere pek de benzemeyen ama sana sesleniliyormuş gibi duran bir kelime ısrarla dikkatimi çekti. Belki biliyorsundur diye sana bunun ne anlama geldiğini sormak istedim.
- Ve sen de bu şekilde sordun, öyle mi?
- Beni mi suçluyorsun şimdi de? Ciddi misin?
Arya, şakağına masaj yaptı. Geron gerçekten de baş belasıydı.
- Arel, bu biraz karışık ve uzun bir mevzu.
- Vaktim var, dinlerim.
Kaçması mümkün görünmüyordu. Acilen ikna edici bir şeyler düşünmesi lazımdı. Pes edercesine bir nefes verdi.
- Biraz oturabilir miyiz?
Arel, tek kelime etmeden arkasına dönüp koltuklardan birine oturdu. Hâl böyle olunca Arya da onu takip edip bir başka koltuğa oturdu. Daha sonra derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.
- Arel, ben o kazadan sonra biraz tuhaf şeyler yaşadım.
Yalanları başlıyordu. Bunu Arel'e yapmak istemezdi ama içinde bulunduğu dünya gerçek mi; gerçekse bile karşısındaki kişi, onu, deli olduğunu düşünmeden dinler mi bilemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansızların Ardından
FantasyHayatı, karmaşa ve mutsuzluk içinde sürüp giden Arya, bir gün tanımadığı bir ihtiyardan gizemli bir kitap alır. Kitabı okumaya başladıktan birkaç gün sonra rüyasında kendini, kitabın ana karakterinin yerinde bulur. Yoksa tüm bunlar rüya değil midir?