- Lanet!
Sabunu, kendi cildini kazımak istercesine kullanıyordu. "Kokulu sabunlardan koyma." cümlesini anlamak bu kadar zor muydu? Her yerin buram buram lavanta koktuğu yetmiyor gibi kan kokusu da gitmiyordu. En sonunda sinirlenip sabunu suya fırlattı ve temizlenip yandaki bornozu üstüne giydikten sonra kapıya yöneldi. Kapıyı aralayınca kendi kıyafetlerini özenle katlanmış halde yerde buldu. Öfkeyle kıyafetlerini aldı ve kapıyı sertçe çarpıp giyinmeye başladı.
Kapının sesini duyan Şahsüvar, gülerek Camilla'ya döndü:
- Yine mi sabun faciası?
- Yine. Evet. O şekilde buraya gelmeye devam ettiği sürece de bu facia daha çok yaşanacak.
Camilla'nın ters ters konuşması üzerine Şahsüvar'ın gülümsemesi soldu ve tek kelime etmeden somurtarak oturmaya başladı. Camilla'yla sürekli zıtlaşıyorlardı. Karakterleri farklıydı ve birbirlerinden pek de haz etmezlerdi. Arel olmasa belki de birbirlerini hiç görmeyeceklerdi. Ortama fırtına öncesi sessizlik çökmüşken ve ölümcül bakışlar havada uçuşurken Arel'in sert adımlarının sesi duyuldu. Onun geldiğini duyan Camilla, bakışlarını Şahsüvar'ın üzerinden ayırdı ve ona döndü:
- Arel...
- Camilla!
Sesi de en az bakışları kadar sertti ama oradakilerin pek de umurunda değilmiş gibi görünüyordu. Arel, ikisine de göz ucuyla bir bakıp koltuğa oturdu.
- Anlat bakalım, ne öğrendin?
Camilla'nın beklediği soru sonunda gelmişti. O da başka bir koltuğa oturdu ve anlatmaya başladı:
- Geçenlerde biri geldi. Bir şekilde konuşturdum adamı. Başkente gidiyormuş.
- Ve?
- Zengin ve nüfuzlu biriydi ama zenginliğini dürüstçe çalışmasına borçlu olmadığına eminim. Pek tekin biri de değildi zaten. Neyse işte, anladığım kadarıyla başkentte üçüncü sınıf bir kıyafet dükkanı varmış. Arada buraya gelip mal alıyormuş. Nereden aldığını söylemedi ama kendisini birkaç gün sonra Crimine civarında gördüm. Yani anlayacağınız maldan kastı dükkanı için yaptığı basit bir alışveriş falan değil.
- Adı?
- İnanır mısın, adını bir türlü söyletemedim. Bir şeylerden şüphelenir gibi olunca da soramadım daha fazla.
- Belli bir fiziksel özelliği var mıydı? Onu görürsek tanıyabileceğimiz bir özelliği.
- Yoktu. Esmer, orta boylu, kahverengi gözlü biriydi. O tipte birilerini, eve giderken bile en az on kez göreceğin kesin.
Arel, derin düşüncelere dalmışken konuşan Şahsüvar oldu:
- Yani bu işin ucu başkente kadar uzanıyor ya da belki de oradan buraya. Ve yaptıklarının üstünü ticaret gibi bir şeyle örtüyorlar.
- Evet.
Camilla'nın cevabı üzerine bir süre ortalık sessize büründü. Daha sonra Arel ayağa kalktı. Yapacakları bir şey kalmamıştı.
O ayağa kalkınca Şahsüvar da kalktı ve onu takip etmeye başladı. Tam kapıya gelmişken Arel durdu ve Camilla'ya döndü:
- Her şey bittiğinde...
Bir süre durakladı, bir şeyler onu rahatsız ediyor gibiydi.
- Kendine düzgün bir hayat kur. Bu şekilde yaşamak zorunda değilsin.
Kadın, bu sözler üzerine sadece acı acı gülümsemekle yetindi. Şu durumuna yaşamak denir miydi, bilmiyordu.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansızların Ardından
FantasyHayatı, karmaşa ve mutsuzluk içinde sürüp giden Arya, bir gün tanımadığı bir ihtiyardan gizemli bir kitap alır. Kitabı okumaya başladıktan birkaç gün sonra rüyasında kendini, kitabın ana karakterinin yerinde bulur. Yoksa tüm bunlar rüya değil midir?