~JULIAN 8.KISIM~

105 8 11
                                    


"Sana. Şimdiden. Çıkma. Teklifi. Mi. Etti?" Antoine her kelimeyi tek tek söylüyordu.

Caius, volta atmayı bıraktıktan sonra insanların arasında olanları konuşmak istemediği için Julian'la çarşamba günü şehirde buluşmak üzere sözleştikten sonra odasına sürüklemiş olduğu kişiye dönüp baktı ve gözlerini devirdi. "Kaç kere daha söylemem gerek?"

"Buna inanması biraz zor, bana birkaç dakika ver. Tamam, geleceğini söyledim ama bu çok erken değil mi?" dedi Antoine, hemen ardından sırıtmıştı. Caius sıkıntıyla dudaklarını birbirine bastırırken ona cevap vermedi.

Julian'ın karşısında resmen dut yemiş bülbüle dönmüştü.

Sıkıntıyla başını ovarken içinin daralmasının nedenini hâlâ şok geçiren Antoine'a açıklamasının gereksiz olduğunu düşündü, ne kadar çabalasa da onu anlamazdı. Zaten çoktan ona Julian'dan hoşlandığını itiraf etmişti, her şeyi bir anlık delilikle söyleyebilse bile Antoine en iyi ihtimalle ona aşkın her engeli geçeceğine dair tuhaf bir konuşma yapmaktan başka bir işe yaramayacaktı...

...

Randevularını iptal etmekten başka şansı yoktu!

İç çekerek yatağa oturdu. Antoine onun sıkıntısını fark etmiş olmalıydı ki geçirdiği şoktan biraz olsun ayrılıp Caius'un yanına gitmişti. "Heyecanlı mısın?"

Caius başını salladı, kesinlikle heyecanlıydı fakat onu asıl endişelendiren bu değildi. "Antoine, ben onunla çıkamam." diye ağzından kaçırdı.

"Neden?" diye sordu. "Ondan hoşlandığını söylemedin mi?"

Caius ona döndü, artık söylediğine göre en azından küçük bir açıklama yapmalıydı. "Söyledim ama bu... Bu o kadar kolay bir mesele değil."

Antoine ona ölü gözlerle baktı. "Kolay bir mesele, zorlaştıran sensin. Çok düşünmeyi bırak ve randevunuzun keyfini çıkar."

"Yapamam." dedi Caius ellerini iki yana açarak, gerçekten de endişeli gözüküyordu. Ardından yerinde duramadığı için yine ayaklanmıştı. "Randevuyu iptal etmem gerek!"

Antoine, Julian'la işlerin yolunda gittiği için arkadaşının mutlu olacağını düşünmüştü fakat karşısındaki daha çok stresli gözüküyordu. "Nasıl iptal edeceksin? Telefonun yok ki."

Caius ona baktı ve bir süre düşündü. Gerçekten de bir telefonu olmadığı için onu arayıp gelemeyeceğini söyleyemezdi. Üstelik Julian'ın numarasını bile bilmiyordu, yalnızca çarşamba günü saat akşam dörtte kafelerin yanındaki otobüs durağında görüşeceklerini söylemişlerdi. Julian'ın adresi onda vardı, kaldığı savaşçı binasına gidip onunla yüz yüze görüşmekten başka çaresi kalmıyordu. Ancak bunu da yapamazdı... Bu, onun için bile aşırı saçmaydı. İçindeki çığlık atma isteği daha da çok yükselirken Antoine ekledi. "Gitmek zorundasın."

"Gidemem," dedi Caius, tamamen panik halindeydi. "Bu, bu, bu çok kötü bir fikir."

"Gelmediğini görünce seni kütüphaneye aramaya gelecektir." diye mantık yürüttü Antoine, ardından onun yanıt vermesine izin vermeden ayağa kalktı. "Bugün kütüphaneyle ben ilgilenirim. Sen düşüncelerini topla ve mantıklı bir karar ver."

Caius odasından hızla ayrılmış olan Antoine'ın arkasından kısa bir süre bakakaldı.

Gerçekten de hiç yardımcı olmamıştı!

KIRMIZI LORD [BL] (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin