~YENİ BİR SAYFA 1.KISIM~

27 4 0
                                    

"Sevdiklerinin, daha doğrusu kardeşin ve Camilla'nın güvende olmasını sağlayabilirim. Tek yapman gereken bir şeytan olmak." Tanrı'nın Ruhu'nun sözleriyle beraber elinde keskin bir bıçak belirmişti. Bıçağın ucuyla sokağın başında uyumakta olan evsiz birini işaret etti.

Caius, kadının kendisinden o zavallı evsiz adamı öldürmesini istediğini anlamakta gecikmedi. Bir şeytan olarak doğmak için yeterince günaha sahip olmanın gerektiğini biliyordu ve cinayet, bunun için fazlasıyla yeterliydi. Kadının suratına dehşetle bakakaldı.

Şeytan yaklaşarak bıçağı Caius'un eline tutuşturdu. "Kimi daha çok önemsiyorsun? Kardeşin ve sevgili arkadaşını mı... Yoksa kendini mi?"

Caius kadının dediklerinin pazarlık etmekten çok uzak olduğunu düşündü ve bir hışımla elindeki bıçağı yere attı. "Yalan söylüyorsun! Sana inanmıyorum!"

Doğruyu söylüyor ve kardeşiyle Camilla'nın güvende olmasını sağlayacak olsa bile bunun karşılığında sonsuza dek onunla oynayacaktı. Adil bir pazarlık değildi. Aynı zamanda şeytanlar oldukça kurnaz olurlardı. 'Güvende olmak' tam olarak ne demekti? Anlaşmaya sadık kalacak biri olsa bile muhtemelen bir açığını bulup yeniden ona karşı koz olarak kullanacaktı.

Şeytan hafifçe güldü. "Başka çaren var mı ki? Kendin onları koruyabilecek kadar güçlü müsün?"

Caius olmadığını biliyordu fakat bir şeytanla anlaşma yapacak kadar saf da değildi. Tanrı'nın Ruhu ayağa kalktı. "Sana düşünmen için zaman veriyorum. Yeniden karşılaşacağız. Eğer sözleşmeyi kabul etmek istiyorsan ne yapman gerektiğini biliyorsun."

Ardından sanki hiç orada değilmiş gibi ortadan yok olmuştu.

Caius yolun kenarında duran bıçakla uzun süre bakıştı. Sonunda uzanarak eline almış ve incelemeye başlamıştı.

Bıçağın kabzası gümüş kaplamaydı, üzerinde ince bir işçilikle kelebek ve çiçek desenleri oyulmuştu. Aşırı keskin, tek bir hamlede zorlanmadan insan derisinin içine nüfuz edebilecekmiş gibi duruyordu. Kabzasıyla keskin tarafının ortasına ise minik beyaz bir kurdele tutturulmuştu.

Caius'un gözleri her şeyden habersiz bir şekilde uyumakta olan adama gitti.

Ne olursa olsun masum birinin canına kıyamayacağını biliyordu. Dünyadaki en zor duruma düşse bile başaramazdı.

Peki ya konu kendisine geldiğinde yapabilir miydi?

Keskin bıçağı cesurca boğazına dayayıp ölümü soğukkanlılıkla kucaklayabilir miydi?

-

Geçmiş hakkında konuşmak aklına tabii ki anıları da getirmişti. Caius onları hatırlamayı sevmiyordu bu yüzden hemen düşüncelerin kovdu ve kendini tamamen Antione'a yazıyor olduğu mektuba odakladı.

Chasity'den Antoine'ın da güvenliğini sağlamasını rica ettikten sonra kısa bir mektup yazmanın iyi olacağı kararına varmıştı. En başından beri onu kütüphaneye almaması gerektiğini biliyordu fakat gencin ısrarlarının ardından pes edip ona iş vermek çok daha kolay gelmişti. Şeytanlara karşı kendini savunmasını bildiği için ve geceleri, şeytan saldırılarının en yüksek olduğu zamanlarda, kütüphanede olmayacağı için de bir sorunla karşılaşacağını hesaba katmamıştı açıkçası. Artık olan olmuştu ve yapabileceği bir şey yoktu, sadece Şeytan Kralı'nın onu bulmamasını dileyebilirdi.

Şanslıydı ki Chasity yardım etmeyi kabul etmiş ve dünyadaki adamlarına bunun için emir vermişti. Ve yine şanslıydı ki Dante onları kütüphanedeyken yakalamamıştı, yani Şeytan Kralı'nın Caius'un orayı işlettiğini bulması için araştırma yapması gerekiyordu. Eğer aklına takarsa bunu bulmak onun için zor olmazdı ancak en azından güvenlik önlemlerini alabilmeleri için yeterli zamanı onlara tanıyordu.

KIRMIZI LORD [BL] (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin