~LIBERTAS 8.KISIM~

58 5 0
                                    


Bir kaç gün sonra genç adam elinde başka bir hediyeyle gelmişti. Bu sefer saksıda bir çiçek tutuyordu. "Seni bahçeyle uğraşırken gördüm," diye başladı cümlesine. "O yüzden bunu getirdim."

Caius ne diyeceğini bilemedi. Böyle büyük bir nezaketi hak edecek ne yaptığını düşündü. Hediyeyi reddetmeye gönlü elvermedi, karşısındakinin kalbini kırmak yapmak isteyeceği son şeydi. Tereddütte kalarak, ve biraz da utanarak, çiçeği kabul etti. "T... Teşekkür ederim. Gerek yoktu."

Onun teşekkürüyle genç adam gülümsemişti.

Caius, o gülümsemede eridi.

"Bu arada ben Julian."

"Caius." Julian'ın beklenti dolu bakışları altında cevap verdi. "Ama Cai diyebilirsin."

"Tanıştığıma memnun oldum Cai. Bugün daha iyi gözüktüğün için sevindim."

Caius da ona sıcak bir şekilde gülümsedi. Gerçekten de daha iyi hissediyordu.

-

Göz açıp kapayıncaya kadar aradan haftalar geçmişti. Julian her gelişinde onun için yanında küçük eşyalar ve hediyeler getiriyordu. Caius, karşılığını vermesi gerektiğini düşündüğü için ona hoşuna gideceğini düşündüğü bazı kitaplar, çizimler ve hatta çiçekler armağan etmişti ancak aralarında başlayan bu hediyeleşme durumuna rağmen konuşmalarını hep kısa tutmaya özen gösterdi. Julian'ın olduğundan daha yakınına girmesine izin veremezdi. En azından öyle yapması gerekiyordu.

Günlerden bir gün, kütüphaneyi kapatmak üzereyken kapının açılma sesini ve birinin içeri girdiğini duymuştu. Hızla arkasını dönerken belirtti. "Kapanmak üzeriyiz..."

Julian gelmişti. Bunu görmesiyle cümlesi yarıda kesildi. Julian konuştu. "Ah, öyle mi? O zaman geri dönsem iyi olur."

"Evet." demesi gerektiğini vücudundaki tüm hücreler biliyordu. Mantığı ve beyni bunun ona verebileceği tek cevap olduğunun tamamıyla farkındaydı ancak ağzından çıkanlar çok daha farklı oldu. "Julian... Sen miydin? Gelmişken biraz kalsana."

Bu, özgürlüğü tattığı ilk andı. İlk kez kendisi için bir seçim yapmıştı, başkası için değil.

Ve bu seçim onu özgür hissettirmişti.

Julian bir süre daha kütüphanede onunla beraber kalmıştı. Gökyüzü, bulutlar ve aylar hakkında konuşmuşlardı. Denizler, kuşlar ve güneşlerden bahsetmişlerdi. Ve bu Caius'u gerçekten de özgürmüş gibi hissettirmişti.

Bunun gerçekten özgürlük olup olmadığını bilmiyordu ancak öyle olduğunu düşünüyordu. En azından hayatında en özgürlüğe yakın olduğu zamandı.

-

Caius onun yirmi bir yaşında olduğunu da öğrenmişti ve kendisinin yirmi yaşında olduğu hakkında bir yalan söylemişti, gerçek yaşını hatırlamıyordu zaten.

Bir süre daha bu tarz zaman geçirmeye devam ettiler. Caius hiçbir şey hakkında konuşmalarını seviyordu ve üzerinde hiçbir baskı hissetmiyordu, ta ki beraber geçirdikleri bir akşamüstüne kadar.

O gece de Julian için yemek pişiriyordu. Yemek pişirmekte aşırı iyi sayılmazdı ancak sıkıntıdan nasıl yapılacağını öğrenmiş olduğu değişik yemekler vardı. Julian onun pişirdiklerini lezzetli buluyordu ve yerken mutlu gözüküyordu, bu Caius için yeterliydi. O gün içten içe Julian'ın yemekten sonra hemen kalkmamasını ve onunla bir süre daha kalmasını istiyordu. O yüzden inisiyatif alarak, ve kendisi için yeniden bir seçim yaparak, sordu. "Geceyi burada geçirmek ister misin?"

KIRMIZI LORD [BL] (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin