Caius'un kendisini Julian'da kaybetmesi uzun sürmedi. Diğerinin ellerini üzerinde hissetmeyi seviyordu. Julian nazikçe dudağını ısırdı, ardından kulak memesini öpüp emdi. Kısa bir süre içinde Caius'un kazağından kurtulurken Caius kendisini garip hissetmekten alıkoyamadı ancak Julian'ın istediğini yapmasına izin verdi.
Julian'ın gözüne Caius'un sol kolu çarpmıştı, üzerinde kalın bir sargı vardı. Kütüphanede zaman geçirirken de her zaman kolunda saargıyla dolaştığını hatırlıyordu, gözündeki gibi bir yara olabileceğini tahmin etti. Caius göstermeyi sevmiyor muydu? Aynı zamanda vücudunda silikleşmiş, yakından bakılmadıkça belli olmayan başka küçük yara izleri de vardı. Daha önce de fark etmişti ancak sormamıştı. Sigara izleri miydi? Tam olarak ne olduğunu söyleyemiyordu.
Sormayı ve Caius hakkında daha fazlasını öğrenmeyi istiyordu ancak Caius'un ne zaman soru sorsa detay vermekten kaçındığının farkındaydı, kendisi hakkında konuşmayı sevmiyordu. O anda merak duysa da atmosferi bozmamak adına ağzını açmadı.
Uyarı: +18
Caius onun dokunuşları ve öpüşüyle git gide rahatlıyordu. Ona daha çok dokundu ve göğüs uçlarıyla oynamaya başladı. Bundan hoşlanıyormuş gibi dururken mürettebatın onları duymaması için fazla ses çıkarmamaya çalıştığı belliydi. Ve tabii ki Ignatia'nun da kulağına giderse olmazdı.
Caius'u belinden tutup kucağına oturttu, diğeri onun üzerindekilerden kurtulmaya çalıştığı belliydi, ona yardım etti ve üzerindeki ceketle tişörtü çıkardı. Caius onu üstsüz göreli çok uzun zaman geçmişti ve kesinlikle çok daha iyi gözüküyordu. Yedi sene önceye göre daha olgun ve daha kaslıydı. Ellerini göğsünde ve karnında gezdirdip onu hissettikten sonra pantolonuna götürdü ve aletine dokunmaya başladı ancak Julian onu durdurdu. Bununla suratında soru sorar bir ifade belirmişti.
"Seni daha fazla incelemek istiyorum." diye fısıldadı Julian kulağına. Caius odanın loş ışığında ona baktı. Sesi gerçekten de meraklı çıkmıştı. "Neden?"
"Seni özledim."
Bunu duymasıyla Caius kıpkırmızı kesilmişti. Bu tarz lafları daha önce çok kişiden duyduğu olmamıştı ve diyenlerin de amacı çok daha farklıydı ancak Julian orada karşısında içten bir şekilde bunu ona söylüyordu.
Başta ne yapacağını bilemedi, yüzünü ovdu. Böyle olmamalıydı. Julian'ın ona tüm samimiyetiyle bu tarz şeyler söylemesi ona kendini kötü hissettiriyordu. Yine de itiraz etmedi ve kucağından kalkarak yatağa oturdu, sırtını başlığa dayadı.
Julian gerçekten de gözleriyle onu inceliyordu. Bir müddetin ardından daha da yakınlaşarak tenine yavaşça dokunmaya başladı, sanki her parçasını ezberlemeye çalışıyormuş gibiydi. Caius, dışarısının kar soğuğu içeriye doluşmaya başlamış olmasına rağmen diğerinin parmaklarının geçtiği yerler alev alıyormuş gibi hissediyordu.
Genç adamın parmakları beline geldiğine durdu. Silikleşmiş yara izleri o kısımlarda yoğunlaşıyorlardı. Onları okşadı, ardından bacaklarının arasında geçerek öpmeye başladı ve kendini tutamayarak sordu. "Bunları sana kim yaptı?"
Caius birkaç saniye boyunca konuşamadı. Julian'ın ona o kadar sevgi dolu bir şekilde yaklaşıyor olması kalbinde değişik bir his oluşturmuştu. Genç adam sessizliği üzerine gözleri kaldıırp ona baktığında ancak soruyu idrak edebilmişti.
"Ah," Buna nasıl bir cevap verebilirdi ki? Doğruyu söylemekten başka çaresi yokmuş gibi gözüküyordu, biraz tereddüt ettikten sonra yanıtladı. "...Beni öldüren kişi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI LORD [BL] (+18)
FantasyÇocuk annesinin nefes almayan cansız bedeninin önünde duruyor ve ona sarılıyordu, adamın yeniden başına gelmesiyle ona nefret dolu gözlerle baktı. Adamın suratındaki gülümseme, çocuğun ifadesini görmesiyle yüzüne daha da yayıldı. Ardından eğilip ço...