Yemekleri bittikten sonra eve dönmüşlerdi. Salonda oturuyolardı. Yoongi elindeki tabletle ilgilenmeye devam ediyordu. Jimin ise güneşin son ışıklarının vurduğu binalara bakıyordu. Manzara çok güzeldi.Yoongi başını tabletten kaldırıp Jimin'e bakmıştı. İyi görünüyordu. Zaten olmasını istediği şey buydu. Her şeyin daha iyi olacağından da emin olacaktı. Tekrar ekrandaki dosyaya bakmaya döndüğünde Jimin ona seslenmişti. "Bay Min."
"Evet, Jimin?"
"Saatlerdir çalışıyorsunuz.Yorulmadınız mı?"
"İşlerimi bitirmek zorundayım Jimin. Ama evet yoruldum." Yoongi eliyle ağrıyan boynunu ovalamıştı. Jimin camın kenarından onun yanında gelmişti.
"Kendinizi bu kadar yormayın Bay Min." Yoongi'nin oturduğu koltuğun arkasına geçmiş onun omuzlarına masaj yapmaya başlamıştı. Yoongi bundan hoşnuttu ama tuhaf hissetmiyor da değildi. "Size içmeniz için bir şeyler hazırlayacağım Bay Min."
"Ne gibi Jimin?" Başını geriye atmış, oturduğu koltuğun arkasında duran çocuğa bakmaya çalışıyordu.
"Hazırlayınca görürsünüz Bay Min. Daha önce bir kafede çalışmıştım. Orada öğrendiğim bir tarif! Siz de çok beğeneceksiniz eminim!" Henüz kısa süre önce intihar etmeye kalkışan biri için oldukça heyecanlı ve mutlu görünüyordu.
"Peki, ne istiyorsan onu yap. Mutfakta aradığın her şeyi bulabilirsin." Mutfak ve salon birleşik olduğu için Jimin sıkıntı yaşarsa Yoongi ona hemen yardımcı olabilirdi. Açık mutfak yaptırdığı için çok mutlu hissetmişti kendini Yoongi. Jimin'i izleyebilecekti böylece.
Jimin küçük bir çocuk edasıyla koşarak mutfağa gitmişti. Yoongi onun arkasından gülümsemişti. Tekrar işine döndüğünde kısa sürede fazla odaklanmış olmalıydı. Bir anda bir ses bütün dikkatini dağıtmıştıı. Bu ses Jimin'e aitti. Jimin bir yandan bir şeyler hazırlıyor diğer yandan ise kendi kendine şarkı söylüyordu. Bu Yoongi'nin duyduğu en iyi vokallerden biri olabilirdi. Jimin'in telefonundan ona ait olan eski kayıtları dinlemişti ama çıplak sesi daha da mükemmeldi.
Elindekini koltuğa bırakmış ve Jimin'e dönmüştü. Jimin hala işiyle ilgileniyordu. Büyük ihtimalle kendi sesinin farkında da değildi. Yoongi onu dinlemeye devam ediyordu. Kesinlikle onun sesini herkes duymalıydı. Ona idol olması konusunda teklif yapmakta çok kararlıydı.
Sesi mükemmeldi, dansı mükemmeldi zaten dış görünüşü herkesi kıskandıracak kadar güzeldi. O bu işe çok uygundu. Hem Jimin'in tüm hayatı iyi yönde değişebilir ve geçmişi unutmasını sağlayabilirdi. Yoongi kendi kendini onaylamıştı.
Yerinden kalkıp mutfağa yönelmişti. Jimin'in arkası ona dönüktü ve hâlâ şarkı mırıldanıyordu. Yoongi onun dibine sokulmuştu. "Jimin." Jimin bir an için irkilmişti.
"Bay Min! Beni korkuttunuz!" Hemen gülmeye başlamıştı. Yoongi kalbinin eridiğini hissetmişti o an. Hayır böyle hissetmemeliydi. O hala Woosung'u seviyordu. Zaten Jimin ile aralarında olan yedi yaştan hiç bahsetmiyordu bile. "Korkuttuğum için üzgünüm." Yoongi tezgaha yaslanıp ona bakmıştı. "Jimim-"
"Bay Min! Hadi için!" İki eliyle tuttuğu bardağı ona uzatıyordu Jimin. Çok heyecanlı görünüyordu. Gözlerinin parıltısı Yoongi'nin içine işlemişti, ama bunu görmezden gelmeye çalışmıştı. Bardağı Jimin'in elinden alıp ilk yudumunu da almıştı. Tadı hoşuna gitmişti. Her gün içtiği filtre kahvelerin aksine tatlı bir içecekti bu.
"Beğendiniz mi?" Jimin meraklı gözlerle ona bakıyordu. "Jimin, sanırım hayatımda içtiğim en güzel şey." Bunu dedikten sonra bardakta kalanı da tek dikişte bitirmişti. Jimin olduğu yerde zıplamıştı, gerçekten minicikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
d-day | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘋-𝘥𝘢𝘺 𝘣𝘺 𝘈𝘨𝘶𝘴𝘵 𝘋 𝘧𝘶𝘵𝘶𝘳𝘦 𝘪𝘴 𝘨𝘰𝘯𝘯𝘢 𝘣𝘦 𝘰𝘬𝘢𝘺 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘺𝘰𝘶 ####### Hem şirket sahibi hem de ünlü bir idol olan Min Yoongi, üç yıl önce en yakınının intihar ettiği yerde intihar etmeye kalkışan Park Jimin'i son anda durd...