"Seokjinie! Sonunda geldiniz." Seokjin Jimin'e olan her şeyi anlatmıştı. Jimin bunlara inanamıyordu. Namjoon'a Seokjin hyungunu üzdüğü için kızmak istiyordu ama Seokjin bildiğini belli etmemesini isteyince bundan vazgeçmek zorunda kalmıştı."Namjoon hyung demek sen de sonunda geldin." Seokjin Jimin'in söylediğine istemsizce gülmüştü. Fakat bakışları Namjoon ile buluşunca gülmeyi kesmişti. Ona bakmadan masaya oturmuştu. "Seokjinnie."
"Evet, Namjoon?" Seokjin hâlâ ona bakmıyor ve tabağına bir şeyler koymakla ilgileniyordu. "Beni özledin sanıyordum. Bugün şirkete gelmişsin."
"Evet geldim ve sen orada değildin. Neredeydin Namjoon?" Bunu tam gözlerinin içine bakarak sormuştu. Namjoon onun bakışları altında eziliyor gibi hissetmişti. Fakat diyecek hiçbir şeyi de yoktu. Yalanlar söylediği ortadaydı ve uzatmak da anlamsız olurdu. "İşlerim vardı." Aslında yaptığı da bir iş sayılırdı bu yüzden bu bir yalan değildi.
Seokjin sinirle gülmüştü. Eliyle alnını ovalamıştı. "Tanrım, çıldıracağım sanırım." Jimin onu böyle görmek istemiyordu. Sessizlik uzun süre devam etmişti. Namjoon sadece ona bakıyordu. Seokjin ise onu görmezden gelerek bir şeyler yiyordu. "Jiminie çıkıp birlikte gezmeye ne dersin? Hem biraz hava almış oluruz."
"Harika olur hyungie!" Yoongi, Namjoon'a bakmıştı. Namjoon ise sadece Seokjin'e bakıyordu. "Dördümüz mü gideceğiz Seokjinnie?" Seokjin ona dönüp bakmıştı. "Senin işin çoktur Namjoon. Ben seni tutmayayım. Hadi Jiminie hazırlanalım ve sonra da gidelim!" Seokjin yerinden kalkmış ve odasına gitmişti. Yatağa oturup alnını ovalamaya başladı. Namjoon'a kızıp bağırmak istiyordu ama yapmayacaktı. Onu görmezden gelecek ve sakin kalmaya çalışacaktı, tabii başarabilirse.
"Hyung sen ne yaptın?" Jimin gayet sakin bir ses tonu ile Namjoon'a sormuştu. "Bu biraz karışık." Namjoon yüzünü elleri arasına almıştı. Jimin gerçekten inanamıyordu. Bu kadar birbirlerini seven başka kimse yoktu çevresinde ama bugün bu değişmişti. "Onun düşündüğü şeyi yapmadın değil mi hyung?"
"Ben kötü hiçbir şey yapmadım Jimin, yemin ederim." Jimin sadece ona bakmayı sürdürmüştü. Bu gerginliği Yoongi bozmaya karar vermişti. "Seokjin ile nereye gideceksiniz?" Jimin bilmediğini belirtmek için omuz silkmişti. "Neyse ben de hazırlanayım. Seokjin hyungu mutlu etmeliyim!"
Yerinden kalkmış ve hoplaya zıplaya odasına gitmişti. Yoongi hemen Namjoon'a dönmüştü. "Buna bir son vermelisin Namjoon. Bu ilişkinizi de sarsıyor. Seokjin sürekli üzgün. Ya her şeyi ona anlat ya da bu işi bitir artık."
*
"Hyung biraz hava almak sana da iyi gelecek." Jimin, Seokjin'in kolun girmiş ve beraber işlek bir caddenin kenarında yürümeye başlamışlardı. Jimin yine maske ve şapkasını ihmal etmemişti. Dikkat çekmeyeceğini umuyordu. "Hem de beraber vakit geçirmiş olacağız Jiminie." Birbirlerine gülümsemiş ve dolaşmaya devam etmişlerdi.
"Hyung! Hadi gel şarkı söylemeliyiz!" Jimin onu kolundan tutarak karaoke odalarının bulunduğu binaya sokmuştu. Hemen bir odaya girmişlerdi. Kapının önüne ise Kai ve Beomgyu dikilmişti. İkisini de korumakla yükümlüydüler.
"Jiminie, idol olan sensin. Benim sesim berbattır." Jimin çoktan eline mikrofonu tutuşturmuş ve yanına geçmişti. "Hadi hyung! Çok eğleneceğiz! Sojumuz ve şarkımız var daha ne olsun!" Seokjin ona gülümsemiş ve bir bardağı kafasına dikmişti. "Pekala Jiminie! Hadi eğlenelim!"
Saatler boyunca orada şarkı söylemişlerdi. Tabii bir yandan da sojuyu fazla kaçırmışlardı. Soju ağır bir içki olmasa da alkole alışık olmadıkları için çabuk etkilenmişlerdi. "...and I love you!" Seokjin kendisinden beklemediği bir şekilde yüksek notaya çıkarak The Astronaut adlı bir şarkıyı seslendirmişti. Jimin hayranlıkla onu dinlemişti. "Hyung! Yoongi seni de idol yapmalı!" İkisi gereğinden fazla bir şekilde buna kahkahalarla gülmüşlerdi. Alkol zararlı bir şey de olsa onlara bu kez iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
d-day | yoonmin ✔️
Fiksi Penggemar𝘋-𝘥𝘢𝘺 𝘣𝘺 𝘈𝘨𝘶𝘴𝘵 𝘋 𝘧𝘶𝘵𝘶𝘳𝘦 𝘪𝘴 𝘨𝘰𝘯𝘯𝘢 𝘣𝘦 𝘰𝘬𝘢𝘺 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘺𝘰𝘶 ####### Hem şirket sahibi hem de ünlü bir idol olan Min Yoongi, üç yıl önce en yakınının intihar ettiği yerde intihar etmeye kalkışan Park Jimin'i son anda durd...