9

730 80 21
                                    


Bugün Jimin'in dört şarkıdan oluşacak albümünün ilk şarkısını kaydedeceklerdi. Set Me Free. Jimin ilk bu şarkıyı kaydetmek konusunda çok ısrar etmişti. Yazdığı bu şarkı onun hayatından çok şey taşıyordu.

Şu an önünde mikrofon, kulağında kulaklıkla duruyordu. Yoongi camın arkasından dikkatle ona bakıyordu. Söylemesi için on dakikadır bekliyorlardı. Ama Jimin ağzını açmıyordu. Zor olmalıydı ki zordu da.

En acı çektiği zamanlarda yazmıştı bunu ve öylece söylemek kolay gelmiyordu. Gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Yoongi yerinden kalkıp camın ardındaki odaya girdi. Gözlerinden yaşlar akan çocuğun kulağındaki kulaklığı çıkarıp kendine çevirmişti.

"Jimin, zor olmuş olmalı. Zordur da. Seni anladığımı söylemek de benim için zor. Ama anlamaya çalıştığıma inanmalısın. Eğer istemiyorsan şu an her şeyi bırakabiliriz. Eğer hazır hissetmiyorsan sorun değil, hazır olduğunda deneyebiliriz." Jimin bakışlarını yerden çekip ona bakmıştı. Yoongi konuşmaya devam etmişti.

"Yeni bir hayat kolay değil. Ama başlamak için bir adım atmalısın. İstemsizce sürekli geçmişe çekiliyorsun. Senden şunu istiyorum Jimin; o ilk adımı at, geçmişten uzaklaşmaya başla ve kendini özgür bırak." Eliyle Jimin'in gözyaşlarını silmiş ve ona şefkatle bakarak gülümsemişti.

"Bay Min, gülünce kediye benziyorsunuz." Jimin o halde bile gülmüştü. Yoongi onun yüzü hep gülsün istiyordu.

"Eğer bu gülmeni sağlayacaksa hep kedi gibi görünmeye çalışacağım." Jimin onun boynuna sıkıca sarılmıştı. Boyu yetmiyor diye parmak ucunda duruyordu.

"Teşekkür ederim Bay Min, beni hep destekliyor ve iyi hissettiriyorsunuz." Bu sıcak sarılmaya karşılık vermek de Yoongi'ye çok zor geliyordu. Jimin'e geçmişten uzaklaşmaya başla demişti. Peki ya kendisi? Kendisi bunu yapabiliyor muydu sanki? Woosung gittiğinden beri kendini herkese ve her şeye kapatmıştı. Hayatı sadece şirketle ev arasında dönüyordu. Buna da bir hayat denirse...

Jimin ile kötü bir anda bile olsa karşılaşmış olmaları ona da hayat vermeye başlamıştı. Hala sarılmadığını fark edince hızla o da kollarını küçük çocuğun beline sarmıştı. "Her zaman destekleyeceğim Jimin."

Jimin sarılmayı bırakmış ve ona gülümsemişti. "Artık hazır hissediyorum, Bay Min. Yapabilirim!" Yoongi kulaklığı ona tekrar takmış ve gülümsemişti. "Elbette yapabilirsin Jimin."

Odadan çıkıp tekrar camın arkasına geçmişti. Jimin ona bakıp gülümseyince bu işin olacağını anlamıştı. Birkaç saniye sonra o büyülü ses kulaklarını doldurmaya başlamıştı. Muazzam bir sesti. Yoongi cennette olup olmadığını sorgulamıştı bir an.

Jimin'in şarkı söylerkenki mimiklerini izlenişti. Sanki bu işi yıllardır yapıyormuş gibi profesyonel görünüyordu. Oysa bunlar sadece Jimin'in içinden geliyordu. Yüksek notaya çıkışı, söyleyişi, hızı her şeyi şu an Yoongi'ye mükemmel görünüyordu. Aşık olmak böyle bir şeydi. Ama Yoongi henüz bunun adını bilmiyordu.

Gün boyu bu odada kalıp kayıt üzerinde oynamışlardı. Birkaç farklı versiyon yaratmaya çalışmışlardı. Bu albüm üzerinde sadece ikisi çalışacaktı. Yoongi özellikle böyle olsun istemişti. Jimin bu şekilde rahat eder ve tamamen kendi emeğiyle yükseldiğini görebilirdi.

Jimin her kayıtta bir kusur buluyor ve beğenemiyordu. Oysa Yoongi daha ilk kayıtta mükemmel olduğunu söylemişti. Jimin nasıl her şeyde bir kusur bulabiliyordu, Yoongi bunu anlayamıyordu. Kusur dediği her şey çok güzeldi.

"Jimin! Yeter ama buna da laf edemezsin!" Yoongi'nin sesi istemsizce yüksek çıkmıştı.

"Ama Bay Min, bakın, dinleyin! Sesim sona doğru fazla kısık çıkıyor." Yoongi yine onun dediğini yapıp dinlemişti. O bir sorun göremiyordu. Jimin çok detaylara takılıyordu.

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin