3

1.1K 113 30
                                    


"Dans etmeyi çok seviyorum Bay Min. Ama ailem buna hep karşıydı. Zaten yaptığım her şeye karşılardı." Jimin acı bir şekilde gülümsemişti. "Tek dertleri onlara para getirmemdi. Kendimi bildim bileli beni buna zorladılar hep. Sürekli olarak birilerinden borç alıyorlardı. Sonra benim paramla onları ödüyorlardı. Ama bir süre sonra kazandığım para borçlarına yetmedi ve bir gece beni o iğrenç evde tek başıma bırakıp gittiler."

"O sabah beni borç aldıkları adamlar uyandırdı. Yakama yapışıp tehdit ettiler. Tüm borçlarını ben ödemek zorunda kalıyordum. Aklınıza gelebilecek her türlü işte çalıştım. Ama olmuyordu Bay Min. Hiçbir zaman uymuyordu bana onlar. Zaten parayı vaktinde getiremediğimde ya da eksik kaldığında beni dövüp duruyorlardı." Jimin üstündeki kıyafeti sıyırmış ve vücudundaki morlukları göstermişti. "Harika görünüyorlar değil mi Bay Min?"

"Daha sonra bunlardan kaçıp ölmek istedim ama ona bile cesaretim yoktu. Kendimi iyileştirmek de istedim. Bunu gerçekten denedim. Dans benim için her şey Bay Min. Terapi gibi, bana iyi geliyor. O sırada şirketinizle karşılaştım. Sanırım hayatımın en iyi zamanları o dans dersleriydi. Ama onları da bırakmak zorunda kaldım işte. Sürekli vücudum darbe aldığı için güçsüz kalıyordu ve canım acıyordu. Bu da dans hayatımın sonuydu."

Jimin Yoongi'ye bakmıştı. Yoongi konuşmuyor sadece onu dinliyordu. "Acınasıyım değil mi?" Yüzünü ellerinin arasına almıştı. İyi hissetmiyordu o an.

Yoongi birden yerinden kalkmış ve salondan çıkmıştı. "Ne düşünüyordum ki? Tabii ki acınasıyım onun için." Jimin kendi kendine mırıldanmıştı. Bu sırada salonun dışındaki Yoongi kapıyı kapattıktan sonra bir arama yapmıştı.

"Hoseok, tüm programını boşalt ve benden haber bekle." Karşıdan bir cevap beklemeden telefonu kapatmıştı. Yeonjun ona bakıyordu. "Yeonjun dans stüdyosunu boşaltmalarını söyle. Bugün orayı Jimin kullanacak."

"Hemen efendim." Yoongi onay aldıktan sonra tekrar salona dönmüştü. Jimin camın kenarından dışarıyı izliyordu. Tüm şehri görebiliyordu, inanılmaz bir yükseklikteydi. "Jimin." Jimin dönüp ona bakmıştı. "Hazırlan. Seninle gitmemiz gereken bir yer var."

"Nereye gideceğiz Bay Min?"

"Soru sorma ve sadece hazırlan. Seni bekleyeceğim." Jimin ona karşı çıkmamış ve tekrar odasına girip üstünü değiştirmişti. Çıktığında Yoongi'nin sportif kıyafetler giydiğini görmüştü, şaşırmıştı.

"Böyle mi gideceksiniz?" Sesi üzgün gibi çıkıyordu. Az önce Yoongi'nin onu takmadığını düşünüyordu. "Beğenmedin mi?"

"Hayır öyle değil. Daha resmî giyinirsiniz diye düşünmüştüm."

"Gideceğimiz yere uygun giyindim."

Yoongi önden, Jimin onun arkasından evden çıkmışlardı. Adamlardan biri onlara arabanın kapısını açmıştı. Yoongi, Jimin'e önce binmesi için kenara çekilmişti. Jimin ona bir şey demeden binmişti. Trip atıyor gibi görünüyordu. Yoongi anlık sırıtmış ve daha sonra o da Jimin'in yanına oturmuştu. Jimin dışarı bakınıyordu, Yoongi de ona bakıyordu.

Sessiz geçen yolun sonunda şirketin yanındaki şirkete ait dans stüdyosuna gelmişlerdi. Jimin koskoca binaya bakmıştı. Tepesindeki MYD yazısı görünüyordu. "Bay Min, neden buraya geldik?"

"Göreceksin Jimin." Arabadan inmişlerdi. Jimin etrafa bakınıyordu. Binalar devasaydı ve harika görünüyordu. Yoongi stüdyoya doğru yürüdü ama Jimin etrafa bakmaktan yürüyemiyordu. "Jimin hadi gel. Daha sonra bakarsın."

"Geliyorum Bay Min!" Koşarak Yoongi'nin yanına geldiğinde Yoongi ona bakmıştı. Henüz minicik bir çocuktu Jimin, Yoongi için.

Dans stüdyosuna girdiklerinde Jimin dejavu hissi yaşamıştı. "Bay Min! Yoksa-"

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin