52

346 38 63
                                    


"Hastaneye gitmeli miyiz?"

"Hayır! Eğer götürürsek tüm basın başına toplanır. Bunu göze alamayız." Yoongi başında tanımadığı iki sesin konuşmasına uyanmıştı. "Bak! Gözlerini açıyor!"

"J-Jimin?" Yine en ihtiyacı olan kişiyi çağırıyordu ama o orada yoktu. Onun yerine tanımadığı iki çocuk ona bakıyordu. "Tanrım! Duydun mu!? Sevgilisinin adını söyledi. Delireceğim! Jiyoon damarım!"

Yoongi hızla, yatırılmış olduğu yerden kalkmıştı. Gözlerini ovuşturdu. "Sussana ya! Daha yeni uyandı." Diğerini susturan çocuk Yoongi'ye dönmüştü. "Affedersiniz Bay Min, sizin büyük hayranınızız ve o biraz fazla heyecanlı. Lütfen kusurumuza bakmayın."

Yoongi başını sallayarak anladığını ifade etmişti. "Ben neredeyim şu an?" Birkaç saniye durup düşünmüş ve dün yaşananlar aklına gelmişti. Gözleri tekrar dolmuştu. "Şu an bizim evimizdesiniz. Şehir dışından gelirken tesadüfen sizi gördük. Yol kenarında öylece yatıyordunuz. Biz de sizi buraya getirdik. Hastaneye götürsek size sorun olur diye düşündük."

"Teşekkür ederim. Peki siz kimsiniz?" İki çocuk birbirine bakmış ve başlarını sallamışlardı. "Tea&Cookie magazin sayfasını biliyorsunuz değil mi?" Yoongi'nin şaşkınlıkla gözleri açılmıştı. "Ben Tea. Yani Taehyung ve o da Cookie. Yani Jungkook. Sizinle tanışmak büyük bir onur."

"Vay canına! Bunu asla beklemiyordum. Ben de sizin yazdıklarınızın büyük bir hayranıyım. Özellikle de Jimin hakkındakilerin." Jimin diyince yine gözleri dolmuştu. Jungkook bunu fark etmişti. "Efendim, bir sorun mu var? İki keredir Jimin dediğinizde gözleriniz doluyor." Yoongi başını başka tarafa çevirmişti. "Ben gitsem iyi olur çocuklar."

"Ama efendim! İyi görünmüyorsunuz. En azından doktora görünmelisiniz." Taehyung ona endişeyle bakıyordu. "Evet evet, görüneceğim." Fakat kendi dahil kimse buna inanmamıştı. "Tekrar teşekkür ederim size. Daha sonra tekrar görüşelim olur mu? Daha iyi bir zamanda."

*

"Hyung, o gelmedi değil mi?" Jimin gece uyumamıştı ve bütün gece Yoongi'yi beklemişti. Seokjin ona bir bardak kahve getirmiş ve yanına oturmuştu. "Hayır Jiminie, gelmedi." Yoongi'nin evlilik teklifi planını, hâlâ, bir tek Jimin bilmiyordu. Bilen herkes bu yüzden de ekstra üzgündü.

Jimin yüzünü elleri arasına almıştı. "O nerede peki, Yeonjun?" Yeonjun da bilse söyleyecekti. Ama Yoongi'den ne haber vardı ne de başka bir şey. "Bilmiyoruz."

"Batırdım değil mi? Her şey mahvoldu. Ama yemin ederim ben kötü bir şey yapmadım! Ben gerçekten iyi niyetli sanmıştım." İç çekmişti. "Her şey bitti değil mi? Hyung, Yoongi nerede? Tanrı aşkına! Bulun onu!" Jimin delirecekti. Öyle kötüydü ki yaşanan. Hepsi dev bir yanlış anlaşılmadan ibaretti ama bunu kanıtlaması çok zordu. Nasıl düzeltecekti hiç bilmiyordu.

Seokjin çok endişeliydi. Yoongi ortada yoktu, Jimin dünden beri sürekli ağlıyordu. Neden ikisi bir türlü mutlu olamıyordu? Her seferinde böyle oluyordu.

Yeonjun sürekli birilerine yazıyor ve arama yapıyordu. Normalde kendisi de gidecekti aramaya ama Jimin'in güvenliğini de sağlamalıydı. Telefonunu bir an için koltuğa bırakmıştı ki telefon çalmaya başlamıştı.

Ekrana baktığında Yoongi'nin aradığını görmüştü. Bir saniye beklemeden hemen açmıştı. "Hyung!" Yoongi'nin sesi beklediğinden çok daha sakin geliyordu. "Yeonjun, sakin ol. Ben iyiyim." Sesi sakin çıksa da iyi olmadığı anlaşılıyordu. "Neredesin hyung? Neden açmadın? Çok korktuk!"

"Yeonjun korkmayın. Ben şu an şirketteyim. Sadece haberin olsun diye aradım."

"Tamam! Hemen yanına geliyorum hyung!"

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin