58

352 37 58
                                    


"İşte oldu!" Yoongi sonunda Jimin'in saçlarını boyamıştı. Elinden geldiğince iyi yapmaya çalışmıştı. Yıkadıktan sonra güzelce kurutmuş ve şekillendirmişti. "Bebeğim! Olamaz! Harika görünüyorsun!" Yoongi elini kalbine koymuş ona bakıyordu. "Ya! Sevgilim abartıyorsun!"

"Hiç de abartmıyorum bir kere. Kahverengi bir civcivim var artık." Saçlarına öpücükler bırakmış ve kucağına alıp onu yatağa götürmüştü. "Şimdi olmaz kedicik. Karnım aç ve yorgunum."

"Ben de açım bebeğim. Dudaklarına, boynuna... Vücudunun her zerresine açım." Jimin hazırlıksız yakalanmıştı. Böyle cümleler kurmasına bayılıyordu. "O zaman kediciğimin karnını doyurmalıyım."

*

"Hyung! Sonunda geldin! Seni o kadar aradım, neden açmadın?" Seokjin ona zorla gülümsemişti. Jimin bunu fark etmese de Yoongi fark etmişti. Namjoon'un hâlâ ortada olmadığını da fark etmişti. Artık gelse iyi olacaktı. "Üzgünüm Jiminie. Sadece şarjım bitti."

"Peki hyung. Hadi otur, sana yemek getireceğim. Aç olmalısın." Seokjin'in karnı açtı ama iştahı yoktu. Hiçbir şey yiyesi, yapası, konuşası bile yoktu. Ama bunu Jimin'e belli edemezdi. O henüz küçücük bir bebekti. Ona bunları anlattığında kafasına taksın istemiyordu. Hem zaten hiçbir şey kesin değildi.

"Yoongi." Jimin mutfağa gidince ona dönmüştü. "Namjoon nerede?" Yoongi'nin biliyor olacağını düşünüyordu. "Şirkette olmalı. Çok işi olduğunu söylemişti." Seokjin başını sallamış ve bakışlarını yere dikmişti. "İşte! Al bakalım hyung. Güzelce yemelisin!" Seokjin ona gülümsemiş ve sarılmıştı. "Teşekkür ederim Jiminie."

*

"Hadi ama! Burası bence gayet güzel."

"Hayır! Burası yeterince iyi değil. Bir şey yapacaksak en güzel yerde yapmalıyız."

"Namjoon, hiçbir yeri beğenmiyorsun."

"Çünkü en iyi yerde yapalım istiyorum."

*

Gece geç olmuştu. Jimin ve Yoongi çoktan uyumuştu. Seokjin odasında volta atıp duruyor ve ikide bir telefonunu kontrol edip duruyordu. Namjoon ne arıyor ne mesaj atıyor ne de eve geliyordu. Zaten duyduğu ve tanımadığı o kadının sesi ve söyledikleri yüzünden kafasında kurmadığı şey kalmamıştı. Namjoon. Hızlı ol.

O kadın her kimse neden ona öyle demişti ki? Ne yapıyorlardı ki hızlı olması gerekiyordu? Seokjin delirecekti. Bu da yetmiyormuş gibi Namjoon onun şirkete gelmesini de istememişti. En tuhaf olan da buydu zaten.

Seokjin sonunda yorulup kendini yatağa atmıştı. Boş boş telefonun ekranına bakıyordu. Ekranda ikisinin fotoğrafı vardı.

Fotoğrafa bakıp gülümsemişti ama içinin acımasına da engel olamamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fotoğrafa bakıp gülümsemişti ama içinin acımasına da engel olamamıştı. Namjoon'u aramaya karar vermişti. Tam yine açmayacak diyerek kapatacaktı ki telefon açılmıştı. "Seokjinnie?"

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin