69

301 37 60
                                    

!HASSAS İÇERİK!

#######

Jimin, Woosung tarafından işkence görürken Seokjin de başka bir odada ve yatağa bağlı uyanmıştı. İki eli yukarıda ve yatak başlığına; bacakları da iki yana açık şekilde bağlanmıştı. "Sonunda uyandın Seokjin."

Song Joong Ki yavaş adımlarla yanına gelmişti. Seokjin yutkunmuştu. Bu adamın ona yapabileceklerinin bir sınırı yoktu. Aklına dahi gelemeyecek her türlü işkenceyi ona yapabilirdi. Joong Ki dikkatle onu inceliyordu. "Namjoon'un seni neden koruduğunu çok iyi anlıyorum." Elini Seokjin'in yüzünde gezdirmişti. Her dokunuşu Seokjin'in korkudan daha çok titremesine sebep oluyordu. "Gerçekten fazla güzelsin."

Seokjin ona bakmıyordu, bakışlarını tavana dikmişti. Sadece gitsin istiyordu. "Acaba..." Joong Ki parmak uçlarını onun boynunda gezdirmeye başlamıştı. "...sana ne yapsam?" Boynundan aşağı doğru inen elleri Seokjin'i çok rahatsız ediyordu. Vücudu tir tir titriyor ve gözyaşları süzülüp duruyordu. "Seni daha çok ağlatacağım Seokjin."

Onun boynuna doğru eğilmişti. Nefesini Seokjin hissedebiliyordu. Bu daha da çok ağlamasına sebebiyet veriyordu. Kalkması için çırpınıyordu ama kolları ve bacakları bağlı olduğu için hiçbir işe yaramıyordu. "Boşuna uğraşma Seokjin. Buradan asla kaçamazsın." Joong Ki gülümsemişti. "Burası senin cehennemin olacak."

Joong Ki doğrulmuş ve onunla göz temasını kesmeden üstündekileri çıkartmıştı. Seokjin olacakları görebiliyordu. "Joong Ki, yalvarırım yapma!"

"Sakinleş güzelim, çok eğleneceğiz. Sana asla unutamayacağın anlar yaşatacağım."

*

"İyi haberler ver bana Beomgyu!" Beomgyu başını öne eğmişti. "Çok üzgünüm efendim. Maalesef hiçbir iz yok."

"Tanrım, çıldıracağım!" Çoktan 24 saat geçmişti ama onlardan ne bir iz ne de bir haber vardı. "Yoongi!" Yatak odasında olduğunu düşündüğü arkadaşına seslenmişti Namjoon ama karşılık alamamıştı. Çünkü Yoongi kimseye haber vermeden çıkmıştı. Nereye gideceğini bilmeden sadece arabasını sürüp duruyordu. Gözyaşları görüşünü engelleyene kadar sürmüştü ama en sonunda mecburen kenara çekmek zorunda kalmıştı. "Jimin, neredesin?" Elleriyle yüzünü kapatmış ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.

"Tanrım lütfen onu bana geri ver! Nerede benim güzel bebeğim!?" Bir gün boyunca kim bilir ne yapmışlardı ona. Tabii o an bu işin içinde Woosung'un olacağı aklına gelmiyordu. "Eğer ona bir şey olduysa-" Çalan telefon onu bölmüştü. "Alo? Bir haber mi var!?" Umutlu bir şekilde bekliyordu. "Efendim onların bir ihtimal olabileceği bir yer bulundu. Ama kesin değil!"

"Nerede? Neresi? Oraya geleceğim!" Aldığı konum üzerine kısa sürede oraya varmıştı. "Efendim! Buraya girmemelisiniz! Çok tehlikeli olabilir!" Onu durdurmaya çalışanları ittiriyordu. "Bırakın! İçeride benim her şeyim varken burada duramam!"

Namjoon henüz yoldaydı. Fakat daha fazla bekleyemezlerdi. Ekip hazırdı ve yavaş yavaş herkes plana göre konumlanmaya başlamıştı. Binanın girişi olan devasa kapıya vardıklarında içeri önce arama timi sonra ise Yoongi ve Taehyun girmişti. Ne yazık ki içeride kimse yoktu. Tüm bina birden fazla kez aranmıştı. Ama gerçekten de kimse yoktu. Fakat bulunan ipuçlarına göre henüz yeni terk edilmişti.

Yoongi Jimin'e ait bir şey bulabilmek istiyordu. Saç teli bile olsa razıydı. Odalardan birine girmişti. Yerdeki kan izlerini görünce kötü düşünceler kafasını doldurmaya başlamıştı. Olay yeri inceleme ekibi oralardan örnek alıyordu. Daha sonra Yoongi yerde duran jileti görmüştü. Elini uzatmıştı ki durdurulmuştu. "Efendim dokunmayın! Parmak izi varsa kullanabiliriz!" Başını sallamış ve elini hemen geri çekmişti. Fakat jilet kafasındaki kötü düşünceleri daha da tetiklemişti.

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin