Joong Ki'nin yaptığı büyük bir acımasızlıktı. Namjoon Seokjin'e bakmıştı. Fakat Seokjin ona bakamıyordu. Titriyor ve gözyaşı döküyordu. Namjoon onu böyle görmeye daha fazla dayanamayacaktı. "Benim daha iyi bir fikrim var Song."Bir Soobin'e bir de Yoongi'ye bakmış ve gülümsemişti. "Kendi canına ne dersin?" Joong Ki'ye art arda ateş etmiş ve Seokjin'den uzaklaşmasını sağlamıştı. Onun ilk kurşunuyla bir anda ortalık alevlenmiş ve müthiş bir çatışma çıkmıştı. Tabii dışarıdan bu sesleri duyan ekip de içeri intikal etmiş ve çatışmaya dahil olmuştu. Jimin, Yeonjun ve Seokjin ise çatışmanın tam ortasında kalıyordu.
Joong Ki tam Seokjin'e hamle edecekken arkadan gelen Beomgyu ona ateş ederek yaralanmasını sağlamıştı. Sağ kolundan vurulan Joong Ki geri çekilmek zorunda kalmıştı. O ortadan kaybolunca adamları da durmak zorunda kalmıştı. Nihayet çatışma bitince Namjoon koşarak Seokjin'in yanına gelmişti. Ceketini çıkarıp onun çıplak bacaklarına sarmıştı. "Güzelim." Onu kolları arasına almış ve ağlamasına izin vermişti.
Soobin de acı içinde kıvranan güzel sevgilisine sarılmıştı. "Sevgilim." Yeonjun'un yanaklarını okşuyor ve canını acıtmamaya çalışarak sarılıyordu. Yoongi de aynı şeyleri Jimin ile yapmak istiyordu ama o yoktu. "Jimin nerede!? Jimin yok!" Binanın arka taraflarına, diğer odalarına yönelmişti.
Jimin'i onda en başından beri gözü olan Jae, bir odaya sürüklemişti. İstediğini kesinlikle alacaktı. "Seni becereceğim demiştim değil mi?" Jimin kaçabilmek istiyordu ama adam ona fırsat vermiyordu. O Jimin'e yaklaştığı an içeri Yoongi, Taehyun ve Beomgyu girmişti. "Seni adi piç!" Yoongi silahını boşverip Jae'nin üzerine atlamıştı. Yere düşürdüğü adamın üstüne çıkmış ve yumruklarını tattırmaya başlamıştı. "Bir daha ona dokunmayı denesene piç herif!" Adamın direkt olarak yüzüne vuruyor ve karşılık vermesine fırsat vermiyordu. "Seni öldüreceğim!"
Elini silahına atmıştı ki Jimin onu durdurmuştu. "Yoongi dur!" Jimin gücü olmaması rağmen onun kolunu tutmaya çalışıyordu. Çünkü eğer adamı öldürürse ona da ceza verilebilirdi. Yoongi, adama bayılana kadar vurmuştu. Eli kana bulanmıştı. Artık Jimin'e dönebilirdi. Jimin'in gözleri doluydu ve Beomgyu'nun desteğiyle ayakta durabiliyordu.
Yoongi hemen ona sarılmıştı. "Yoongi ben çok korktum." Yoongi onun hâlâ titrediğini hissedebiliyordu. "Geçti bebeğim, geçti. Bak geldim, buradayım." Saçlarını öpüyor, okşuyor ve minik bedeni sıkıca sarıyordu. "Hadi evimize dönelim artık."
Arabaların oraya döndüklerinde hastaneye gitmek üzere hazırlanıyorlardı. "Efendim! Joong Ki orada! Kaçıyor!" Namjoon, Taehyun'un gösterdiği tarafa dönmüştü. Joong Ki binanın arka tarafındaki ormanın derinliklerine doğru koşuyordu. Namjoon ona kitlenmişti. Kimseyi beklemeden o da koşmaya başlamıştı. "Seni öldüreceğim orospu çocuğu!"
Joong Ki ona ateş ediyor ve bir yandan da kaçmaya devam ediyordu. Ama Namjoon'dan kaçamayacağını anlayınca aniden ona dönmüş ve tam kalbine nişan alıp ateş etmişti. Vurulan Namjoon kalbini tutmuştu. "Aptalsın Namjoon." Namjoon yere çökmüştü. "Bak yine önümde diz çöküyorsun." Namjoon buna karşılık sırıtmıştı. "Sen benim en kıymetlime dokundun, canını yaktın. Pis ellerini ona sürdün."
Ani bir hareketle onun penisine bir tane geçirmişti. Joong Ki acıyla yere düşmüştü. "Ölüm sana çok yakışacak Joong Ki." Namjoon onun üstüne çıkıp silahını tam alnının ortasına dayamıştı. "Cehennemde yine görüşeceğiz Song." Tereddüt etmeden ateş etmişti.
Song Joong Ki ölmüştü. Sonunda ondan kurtulmuşlardı. Namjoon gözlerini ondan ayırmadan üstünden kalkmıştı. Kalbine yediği kurşuna dokunup gülümsemişti. Kurşun geçirmez yelek onu korumuştu. "Namjoon!" Seokjin o Joong Ki'nin peşinden gittiği zaman arkasından gelmeye çalışmıştı. Ama güçsüz olduğu için ona henüz yeni yetişebilmişti. Yanında Beomgu da vardı. Namjoon hemen Seokjin'e dönmüştü. O sırada Seokjin yerdeki cansız bedeni görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
d-day | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘋-𝘥𝘢𝘺 𝘣𝘺 𝘈𝘨𝘶𝘴𝘵 𝘋 𝘧𝘶𝘵𝘶𝘳𝘦 𝘪𝘴 𝘨𝘰𝘯𝘯𝘢 𝘣𝘦 𝘰𝘬𝘢𝘺 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘺𝘰𝘶 ####### Hem şirket sahibi hem de ünlü bir idol olan Min Yoongi, üç yıl önce en yakınının intihar ettiği yerde intihar etmeye kalkışan Park Jimin'i son anda durd...