48

425 43 83
                                    


Nihayet eve varmışlardı. Yoongi, Jimin'i gerçekten çok özlemişti. Ona sarılmak ve mis kokusunu içine çekmek için sabırsızlanıyordu. Asansöre binip tuşa hızla yedi kere basmıştı. Yeonjun onun heyecanlı haline gülmüştü. "Hyung sakin ol. Jimin'i ilk defa görmüyorsun." Yoongi de gülmüştü buna.

Asansörden inip hızla eve girmişlerdi. "Bebeğim! Ben gel-" Mutfağa elinde çiçekle ve gülümseyerek girmişti. Ama Woosung'u görmesiyle olduğu yerde kalmıştı. "Senin burada ne işin var!?"

"Yoongi!" Jimin yerinden kalkıp ona sıkıca sarılmıştı ama Yoongi, Woosung'a dik dik bakmayı sürdürüyordu. "Ne işin var burada dedim!" Sesi oldukça yüksek çıkıyordu. "Sana da merhaba Yoongi." Woosung göz devirip ona bakmayı sürdürmüştü.

"Jimin, o sana yine bir şey mi yaptı?" Jimin'in yüzüne doğru eğilmiş ve sakince sormuştu. "Hayır Yoongi! Woosung hyungla artık arkadaşız." Yoongi duyduğu şeyle afallamıştı. "Arkadaş mı?"

"Evet! Arkadaş!" Jimin ona gülümsemişti. Yoongi anlık geçirdiği şokla tepki veremiyordu. Fakat şimdilik bunu gözardı etmeye karar vermişti. "Bunu daha sonra konuşacağız. Neyse, al bakalım güzelim!" Ona elindeki çiçek buketini uzatmıştı. Jimin'in gözleri ışıldamıştı. "Bunlar çok güzeller!" 

"Tıpkı senin gibi güzel ve nadirler." Yoongi ona aşkla bakarken Jimin de ona gülümsemişti. Woosung yüzünde sahte bir gülümsemeyle onları izliyordu. "Jiminie seni çok özledi Yoongi." Seokjin ve Namjoon da onlara içten bir gülümseme sunmuştu. Yoongi ikisini de iyi gördüğüne sevinmişti. Sadece Woosung'u gördüğüne sevinmemişti.

"Soobin sen de otur ve bir şeyler ye. Hepiniz yemeye devam edin. Ben üstümü değiştirip geleceğim." Jimin elindeki buketi bir vazoya koymuş ve dikkatle inceliyordu. Yoongi'nin yaptığı bu şey çok hoşuna gitmişti. Uzun uzun çiçekleri incelemişti. Woosung ise dışarı belli etmese de delirmek üzereydi. Birlikte oldukları süreçte Yoongi ona hiç çiçek almamıştı. Bu biraz canını sıkmıştı.

"Hey Jimin! Nereye gidiyorsun?" Jimin tam mutfaktan çıkıp Yoongi'nin yanına gidecekti ki Woosung sorusuyla onu durdurmuştu. "Yoongi'ye bakıp geleceğim hyung." Bunu dedikten sonra yatak odasına gitmişti. Yoongi yarı çıplak şekilde dolabındaki kıyafetlerini karıştırıyordu. Jimin ona arkasından sıkıca sarılmıştı. "Kedicik."

"Bebeğim, seni o kadar özledim ki." Jimin'e dönüp sımsıkı sarılmıştı. "Ben de seni çok özledim." Yoongi sarılmayı bırakmış ve onu kucağına alarak öpmeye başlamıştı. Bu şekilde yatağa doğru ilerlemiş ve Jimin'i nazikçe yatırmıştı. Yoongi başını onun boynundan kaldırmıyor ve Jimin'in minik iniltiler çıkarmasına izin veriyordu. "O kadar güzelsin ki delireceğim." Yoongi'nin nefesini boynunda hisseden Jimin'in tüyleri diken diken olmuştu. "Daha fazlasını istiyorum ama içeri gitmeliyiz kedicik."

"Biraz daha böyle kalmama izin ver bebeğim." Başı hala Jimin'in boynuna gömülüydü. Gözleri kapalı bir şekilde onun güzel teninin bebeksi kokusunu içine çekmişti. Sadece birkaç günlüğüne ayrı kalmış olsalar da onu fazlasıyla özlemişti. Bu esnada Jimin onun saçlarını okşuyordu. Oldukça huzurlu oldukları bu anı elbette Woosung bozmuştu.

"Jimi-" Kapıyı çalmadan hızla içeri girmiş ve onları o şekilde görmüştü. Yoongi yavaşça başını kaldırıp ona bakmıştı. Woosung ifadesizce onlara bakıyordu. Halbuki içi kaynıyordu. "Yiyişmeyi kesin ve gelin artık. Sizi bekliyoruz." Kapıyı çarparak çıkmış ve ikisini tekrar yalnız bırakmıştı.

"Jimin, bebeğim, o neden burada?" Jimin, oturur pozisyona gelmiş olan Yoongi'nin kucağına otururken konuşmuştu. "Söyledim ya kedicik, artık aramız onunla kötü değil."

Yoongi onun güzel yüzünü incelerken gözüne bir şey takılmıştı. Jimin'in çenesinin altına ince bir bant yapıştırılmıştı. Ten rengiyle aynı olduğu için başta fark etmemişti ama şu an görebiliyordu. "Bu da ne?" Eliyle onun çenesinin altına dokunmuştu fakat Jimin hızla kucağından kalkmıştı.

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin