"Sonunda işimiz bitti Jimin. Ah yorucu bir gündü değil mi?" Seokjin ve Jimin hastaneden çıkmış arabaya yürüyorlardı. "Evet hyung. Gerçekten yoruldum.""Her neyse sağlığının iyi olması beni rahatlattı. Bay Min de çok geriliyordu zaten."
"Neden hyung? O bunu neden bu kadar önemsiyor?"
"Jimin, Bay Min, sana karşı herkese olduğuna göre oldukça farklı ama bu iyi bir farklılık. Herkese gülmez, herkesle böyle ilgilenmez. Onun için çok değerli olmalısın."
Jimin duyduklarına mutlu olmuş ve gülümsemişti. Seokjin, arabasının yanına geldiklerinde çantasından anahtarı çıkarıp açmıştı. Beraber geçen sefer gittikleri restorana gideceklerdi.
Yolda sohbet etmiş ve sonunda varmışlardı. Geçen seferki adam onları karşılamış ve yine aynı masaya oturtmuştu. Sohbetlerine kaldıkları yerden devam ederlerken yanlarına bir kadın gelmişti. "Bay Kim! Sizi görmek ne güzel! Nasılsınız efendim?"
"Merhaba Hwa Sa! İyiyim sen nasılsın? Arkadaşımla buraya yemeğe gelmiştik. Bu Jimin. Jimin, bu da Hwa Sa." Jimin ve Hwa Sa birbirlerini selamlamış ve gülümsemişlerdi. "Sen ne yapıyorsun burada?"
"Şey, Başkan Kim burada efendim. Ben de asistanı olarak onunla gelmiştim."
"Ne!? Namjoon mu burada? Yine mi?" Seokjin'in yine modu düşmüş gibiydi. Jimin bunu net bir şekilde görebiliyordu. "Tanrım! Ondan kurtulamayacak mıyım?"
"Kurtulamayacaksın Doktor Kim." Geçen sefer Yoongi'nin yakın bir dostu olarak tanıttığı ve RMB'nin sahibi olan Kim Namjoon yanlarına gelmişti. Hwa Sa biraz kenara çekilmişti. "Yine ne istiyorsunuz Başkan Kim?" Seokjin ona oldukça sert bakıyordu. Namjoon ona gülümseyip yanına oturmuştu. Hafifçe kulağına doğru eğilip fısıldamıştı. "Mümkünse sizi."
Seokjin onu ittirerek kalkmasını sağlamıştı. "Defolun Başkan Kim. Yaptıklarınızı ne çabuk unuttunuz?" Jimin şu an bir drama sahnesi izliyor gibiydi. Hiçbir şey diyemiyor ve yapamıyordu. Sadece izliyordu. Namjoon cevap verecekken Hwa Sa onu durdurmuştu. "Efendim, gitsek iyi olur. Herkes bu tarafa bakıyor." Namjoon dönüp çevresine şöyle bir bakış atmıştı ve onun bakışıyla bakanlar önlerine dönmüşlerdi. "Sonra yine görüşeceğiz Doktor Kim Seokjin."
"Mümkünse bir daha asla görüşmeyelim Başkan Kim Namjoon." Göz devirip onun gidişini izlemişti. "Aptal Namjoon." Seokjin kendi kendine söyleniyordu. Jimin ağzını açıyor ama söyleyecek bir şey bulamayıp geri kapatıyordu. Seokjin bakışlarını masadan çekip Jimin'e bakmıştı. Onu da germiş olmalıydı. "Üzgünüm Jimin. Seni de tedirgin ettim."
"Hayır hyung sorun değil. Sadece onun kim olduğunu ve seni neden bu kadar sinirlendirdiğini anlayamıyorum." Seokjin derin bir nefes almıştı. Konuşmaya hazırlanıyor gibi görünüyordu. Bu sırada yemekleri gelmişti. Garson gidince konuşmaya başlamıştı. "O benim eski nişanlım." Jimin'in şoktan ağzı açık kalmıştı.
"Vay canına böyle bir şey beklemiyordum!" Seokjin onun tepkisine gülmüştü. Jimin çok tatlıydı. "Peki neden şimdi aranız böyle kötü? Yoksa o seni üzdü mü?"
"Aslında gayet güzel ve uzun yıllara dayanan bir ilişkimiz vardı. Hatta evlenecektik Jimin." Gözleri doluyor gibiydi. "Ama beni düğün günü terk etti. Uzun süre ortadan kayboldu. Öldüğünü bile düşündüm ama sonra bir anda ortaya çıkıp sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi davrandı. Sanki tüm anılarımız silinmiş, bana olan sevgisi yok olmuş gibiydi." Jimin buna üzülmüştü. Böyle bir hikayeyi beklemiyordu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Seokjin konuşmaya devam etmişti.
"Ben bunları hak etmemiştim Jimin. Onu gerçekten çok seviyordum. Onun da beni sevdiğine emindim ama o gitti işte. İşin komik olan yanı ne biliyor musun? Hâlâ neden beni terk edip gittiğini bilmiyorum." Bunu dedikten sonra gözünden bir yaş akmıştı. Jimin onun ağladığını görmek istemiyordu. Karşısından kalkıp hemen onun yanına oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
d-day | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘋-𝘥𝘢𝘺 𝘣𝘺 𝘈𝘨𝘶𝘴𝘵 𝘋 𝘧𝘶𝘵𝘶𝘳𝘦 𝘪𝘴 𝘨𝘰𝘯𝘯𝘢 𝘣𝘦 𝘰𝘬𝘢𝘺 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘺𝘰𝘶 ####### Hem şirket sahibi hem de ünlü bir idol olan Min Yoongi, üç yıl önce en yakınının intihar ettiği yerde intihar etmeye kalkışan Park Jimin'i son anda durd...