60

380 40 72
                                    


Namjoon gittikten sonra Seokjin içi çıkana kadar ağlamıştı. Berbat hatta berbat ötesi hissediyordu. Emindi artık. Namjoon onu aldatıyordu, hem de bir kadınla. "Bunu bana nasıl yaparsın Joonie?"

Elleri yüzünde, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Saatlerdir böyleydi ve duramıyordu. Tek istediği şu an kimsenin gelmemesiydi ki şanslıydı da. Yoongi ve Jimin eve uğramadan şirkete geçmişti. Büyük ihtimalle de akşama kadar gelmezlerdi.

Kafasını dağıtmalıydı. Burada ağlayarak sadece kendini parçalıyordu. Hızla yerinden kalkmıştı. Ne yapacağını iyi biliyordu. Hastanesine geri dönecekti. Doktor Kim Seokjin olarak orada bulunmalıydı. Hem bazı hastalarını da özlemişti hem de insanlara yardımcı olmak ona iyi hissettiriyordu. Hızla hazırlanmış ve çok özlediği odasının anahtarlarını da alarak çıkmıştı. Tabii yine Kai ile birlikte yola koyulmuştu.

Hastaneye girer girmez herkes onun geldiğini fark etmişti. Hepsi ona selam veriyor ve konuşmak için yanına geliyorlardı. Hepsine de gülümseyerek yanıtlar vermiş ve sonunda odasına ulaşmıştı. Gülümseyerek girdiği odası onun içini ısıtmıştı. "Doktor Kim! Gelmişsiniz efendim!"

"Merhaba Nayeon. Evet geldim ve gitmeyi de düşünmüyorum." Birbirlerine gülümsemişlerdi. "Sizi özlemiştik. Geldiğiniz için mutluyuz." Seokjin de burada bulunmaktan oldukça mutluydu. "O halde senden ricam, geri geldiğimi tüm hastalarıma bildirmen. Böylece onlarla olan özlemimi de dindirebilirim."

*

"İnanamıyorum Yeonjun! Soobin ile çıkıyorsunuz!" Jimin onun için çok mutlu olmuş ve sürekli onu kutlayıp duruyordu. Birlikte bir kafede oturuyor ve sohbet ediyorlardı. Hazır ikisi baş başayken de Yeonjun, Soobin ile olan her şeyi Jimin'e anlatmıştı. Jimin buna aşırı sevinmişti. Zaten ikisinin birbirini sevdiği de oldukça barizdi.

"Hâlâ inanamıyorum Jimin! Onu seviyordum ama onun da en başından beri beni sevmesini hiç ama hiç beklemiyordum." Jimin buna göz devirmişti. "Hadi ama Yeonjun! Harika görünüyorsun ve ayrıca çok da tatlısın! Kim sana aşık olmaz!?" Yeonjun buna gülmüştü.

Kahveleri bitince ikili kafeden çıkmış ve tekrar şirkete gitmek üzere sohbet ede ede arabaya yürüyorlardı.

"Affedersiniz!" Jimin başını sesin geldiği yöne doğru çevirdiğinde gördüğü iki kişiyle birlikte olduğu yerde kalmıştı. Yeonjun ise dönüp tanımadığı yüzlere bakmıştı. "Bize mi seslendiniz?"

"Evet, size seslendik." Adam ve kadın hızla yanlarına gelmişti. Jimin buna inanamıyordu. Onlara bakamıyor ve sadece yeri izliyordu. Yeonjun'un arkasına doğru geçmişti. "Siz kimsiniz acaba?" Yeonjun o arkasına geçince karşısındaki kişilere daha dikkatli bakmaya başlamıştı. Arkasında duran Jimin'in kalbi ağzında atıyordu sanki. Onlar ne diye karşısına çıkmıştı ki? Gitsinler istiyordu, burada bulunmak istemiyordu. "Biz-"

"Yeonjun! Lütfen hemen şimdi gidelim." Yeonjun hemen ona dönmüştü. Jimin'in ağlamaklı olduğunu görünce bir şeylerin yolunda olmadığını anlamıştı. Onu buradan götürmesi en iyisiydi. "Pekala gidelim Jimin."

Arkalarında bıraktıkları iki kişiye başıyla selam vermiş ve Jimin'i hemen arabaya götürmüştü. Hızla şirkete doğru sürmeye başlamıştı. Şu an Jimin'in Yoongi'ye ihtiyacı vardı, biliyordu. "Jimin iyi misin?" Dikiz aynasında bakışları kesişmişti. Jimin olumsuz anlamda başını sallamasının üzerine Yeonjun daha hızlı sürmeye başlamıştı. Onu hemen Yoongi'ye yetiştirmeliydi.

Şirkete varır varmaz onu Yoongi'nin odasına götürmüştü ama Yoongi yoktu. Jimin'e orada beklemesini söylemişti ve sekreterlerden birine Yoongi'yi sormuştu. Toplantıda olduğunu öğrenince hızla oraya çevirmişti adımlarını. Jimin için olan endişesinden dolayı panik olmuştu ve bu yüzden kapıyı çalmayı unutarak içeri dalmıştı. "Hyu-"

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin