"Orada da yoklarmış ne yazık ki." Onları gerçekten bulamıyorlardı. Bir gün daha geçmişti ve git gide umutlarını kaybediyorlardı. O adam her şeyi yapmış olabilirdi. "Efendim!" Beomgyu elinde bazı evraklarla içeri girmişti. "Kanıtların sonucunda dikkatimizi çeken bir şey var!" Onunla gelen Soobin devam etmişti. "Orada bulunan bir jiletin üzerinden alınan parmak izine göre Kim Woosung da oradaymış."Yoongi duyduğu şeyi birkaç saniye sindirememişti. "Onu öldüreceğim!" Hızla yerinden kalkmıştı. Yerini bilmiyor olabilirdi ama ne önemi vardı ki? Gerekirse taş üstünde taş bırakmayacak onu kaçtığı delikten çıkarıp bizzat kendi elleriyle öldürecekti. "Yoongi sakin ol biraz! Yerlerini bilmiyoruz farkındaysan."
"Onu bulduğum an işini bitireceğim! Hiç kimse, kimse onu elimden alamayacak!"
*
Yine akşam olana kadar çekmedikleri kalmamıştı. Joong Ki Seokjin'e dokunmaktan çekinmemişti. Adamları da sırf zevk olsun diye Yeonjun'u pataklayıp duruyordu. Woosung ise Jimin'in vücuduna yaralar bırakmaya devam ediyordu. İki gündür aç ve susuz olmalarının da verdiği etkiyle hepsi mahvolmuş durumdaydı. Adamlar ölmesinler diye birkaç ekmek ve bir bardak sudan başka bir şey vermiyorlardı.
Jimin artık dayanamayacak gibi hissediyordu. Dönüp diğerlerine baktığında onların da kendisinden farksız olduğunu görmüştü. Yeonjun bacaklarını kendine çekmiş şekilde karnını tutarak öylece yatıyordu. Darbe aldığı her yer morarmıştı. O da korkuyordu ve bu işkence bir an önce bitsin istiyordu. Seokjin ise boş gözlerle yere bakıyordu. Jimin onun canının ne kadar yandığını sadece tahmin edebilirdi. Fakat şunu çok iyi biliyordu ki onun canını en çok yakan şey fiziksel acıları değildi.
Kendisine gelirse de tüm umutlarını yitiriyordu. Belki de Yoongi'yi bir daha hiç görmeyecekti, belki bir daha hiç sarılamayacaktı ve belki de bir daha hiç onu kediye benzeyen gülüşünden öpemeyecekti. Gözyaşları akarken onunla olan anlarını düşünmüştü. İyi ya da kötü her şeyi beraber yaşamış ve atlatmışlardı. Gözü, hâlâ parmağında olan yüzüğüne takılmıştı. Parmağından çıkarıp uzun uzun bakmıştı. Ancak o zaman iç kısmında bir şey yazdığını fark etmişti.
future is gonna be okay with you
Bu cümle onların sihirli cümlesiydi. Görmek gülümsemesine neden olmuştu. Fakat gerçek olamayacağını bilmek bu gülüşü silinmesine sebep olmuştu. Gelecek birlikte çok güzel olabilirdi. Yoongi ile daha çok gülebilir, daha çok zaman geçirebilir, daha çok birbirlerine sarılabilirlerdi.
Sarılmak. Sarılmak her zaman iyi gelirdi. Ama sarılmasına en çok ihtiyaç duyduğu kişi çok uzaktaydı o an. Yoongi ile mutlu olabilirlerdi. Gelecekleri güzel olabilirdi gerçekten. Fakat kader buna hep engel koymuştu. Tüm engellere birlikte göğüs germişlerdi. Artık kaderin onları ödüllendirmesi gerekmez miydi? Artık mutlu olmaları gerekmez miydi?
Kalbi sızlıyordu. Hayatı boyunca hep kötü şeyler yaşamıştı. Fakat Yoongi onun en büyük şansı olmuştu. Onu kurtardığı zaman Yoongi ona iyi olan her şeyi vermişti. Sevgi, sıcak bir yuva, ilgi ama en önemlisi de yaşamak için bir anlam vermişti. Bu anlama kendisini de katmıştı ve Jimin'in tüm hayatı haline gelmişti. Günlerini beraber zorlukları çekerek geçirmiş ve bu zamana gelmişlerdi. Mutlu olmayı hak ettiklerini düşünüyordu, zaten öyle olması gerekmez miydi?
Ertesi gün normal şartlarda düğünleri olacaktı. Hayatlarının en güzel gününü yaşayabilirlerdi. Sonunda sonsuza dek birbirlerinin olabilecekken o an birbirlerinden çok uzaktalardı. O kadar çaresiz hissediyordu ki neye üzüleceğini bile bilemiyordu. Her şey çok kötüydü.
Vücudunun sızısına daha fazla dayanamıyor gibiydi. Gözleri istemsizce kapanıyordu. Her şeyin düzelmesini dilemişti ve tabii Yoongi'yi bir kez daha görebilmeyi de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
d-day | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘋-𝘥𝘢𝘺 𝘣𝘺 𝘈𝘨𝘶𝘴𝘵 𝘋 𝘧𝘶𝘵𝘶𝘳𝘦 𝘪𝘴 𝘨𝘰𝘯𝘯𝘢 𝘣𝘦 𝘰𝘬𝘢𝘺 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘺𝘰𝘶 ####### Hem şirket sahibi hem de ünlü bir idol olan Min Yoongi, üç yıl önce en yakınının intihar ettiği yerde intihar etmeye kalkışan Park Jimin'i son anda durd...