21

613 74 32
                                    


"Daha iyi misin?" Jimin başını sallamıştı, hala Yoongi'ye sarılmış duruyordu. Ağlaması kesilmişti. Yoongi sırtını sıvazlıyor ve iyi hissetmesini sağlamaya çalışıyordu.

"O aptal adamın dediklerine kulak asma. Tanrım! Onu parçalayacaktım." Jimin başını onun göğüsünden kaldırdı. "Bu canımı acıtıyor. İnsanlar neden böyle? Neden sürekli üzülmem için uğraşıyorlar? Ben kimseye bir şey yapmadım ki."

Tekrar ağlamaya başlamıştı. Yoongi onun gözyaşlarını siliyordu. "Şşş, sakinleş Jimin. Onların senin gibi güzel bir kalbi yok. Duygudan ve sevgiden mahrum insanlar. Ama kendine bak Jimin. Zor bir hayatın oldu biliyorum ama şu an hayatını ne kadar güzel ilerletiyorsun değil mi? O insanlar gibi olsaydın bunları başaramazdın. Çalışma sürecini tamamen gözlemledim. Çevreye karşı çok nazik ve hassas davranıyorsun. Herkese mutluluk yayıyor ve enerji veriyorsun. Bunu o pis insanlar yapamaz Jimin. Onlarla kendini karşılaştırma ve merak etme bir daha onların seni üzmesine izin vermeyeceğim."

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?" Elinin tersiyle gözyaşını silmişti. Yoongi ona gülümsüyordu. "Evet gerçekten böyle düşünüyorum miniğim." Jimin de ona gülümsemişti. Yoongi sonunda onun gülümsediğini gördüğüne sevinmişti. "Hep böyle gül olur mu?"

Jimin onun ellerini tutmuştu. "Sizin sayenizde gülüyorum Bay Min. Başka bir sebebim yok. Bana yine ve yine güç veriyorsunuz. Siz olmasanız ne yapardım bilmiyorum." Yoongi artık ölse de gam yemezdi. Şu cümleyi duyabilmiş olmak her şeye değerdi.

"Ben de sen olmasan ne yapardım bilmiyorum. Bana hayat veriyorsun Jimin. Beni büyülüyorsun. İyi hissetmemi sağlıyorsun. Hatta öyle ki seni bir an göremezsem nefes alamazmışım gibi geliyor. Beni o kadar etkiliyorsun ki. Senden önce yaşamıyormuşum ben. Seninle beraber başladı sanki hayatım." Jimin ağzı açık ona bakıyordu. Bu cümleler birer aşk itirafı gibiydi.

"Bu yüzden lütfen izin ver Jimin. Sana da iyi gelebilmem için izin ver. Bunlar benim sana olan teşekkürüm; minnettarlığımın bir göstergesi. Hiçbir zaman yetmeyecek belki ama yetmesi için uğraşacağım." Yoongi çok güzel konuşuyordu. Jimin'in karnındaki kelebekleri şu an bambaşka bir haldelerdi. Tarif edilemeyecek kadar güzel hissediyordu.

"Sanırım size aşık oluyorum." Bu cümle bir anda Jimin'in ağzından çıkmıştı. Ne dediğini fark edince eliyle ağzını kapatmış ve bakışlarını kaçırmıştı. Yoongi onun bu haline gülümseyerek karşılık veriyordu. Çünkü şoktan öylece kalmıştı.

"Özür dilerim. Lütfen bunu unutun." Jimin git gide geriliyordu. Yoongi ile beraber olmak isterdi ama bu dışarıdan farklı algılanabilirdi. Yoongi onun kafa karışıklığını anlayabiliyordu. Bu yüzden onu zorlamamaya karar vermişti. Hazır olduğunda Jimin ona gelirdi, biliyordu.

"Pekala şimdilik unutacağım. Ama benim de aynı kafa karışıklığını yaşadığımı bilmeni istiyorum." Yoongi ona gülümseyerek bakmaya devam ediyordu. Tuttuğu eli okşayıp öpmüştü. Jimin'in tatlı yanakları bir elma kadar kızarmıştı. Bunu gizlemek için Yoongi'ye sarılmıştı. Anlayışı için ona minnettardı.

Albümünü bitirmeleri gerektiği aklına gelmişti birden. "Hadi Bay Min! Şu albümü tamamlayalım ve herkese başarımı gösterelim. Böylece o kötü insanlar da tüm laflarını yutsunlar değil mi?"

*

"Jimin! İşte bu! Son kaydımızı da gerçekleştirdik. Tanrım! Yine mükemmeldi!" Jimin kulağındaki kulaklığı çıkarmıştı ve camın ardındaki küçük odadan çıkıp Yoongi'nin yanına gelmişti. "Gerçekten o kadar iyi miydi sizce? Bence hâlâ eksik gibi."

"Jimin birkaç dakika otur ve dinlen. Son bir şey ayarlayacağım." Yoongi bilgisayar üzerinde hızlı hızlı bir şeyler yapıyordu. Jimin masada bulunan suyu alıp içmeye başlamıştı. Saate bakmıştı neredeyse akşam olacaktı. Karnı da acıkmıştı.

d-day | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin