Bölüm 4

26.5K 1.5K 727
                                    

Multimedya : Mavi

Kaç saattir aynı fotoğrafa baktığımı bilmiyordum. Kafamda soru işaretleri dolanırken olayın gizemini çözmeye çabalıyordum. Bir cevap bulduğumu sanıp sonuna kadar koştuğumda her defasında yeniden duvara tosluyordum. Bu mavi gözler kime aitti?

Daha fazla oturamayacağımı anladığım zaman yerden kalkmıştım. Bacaklarım uyuşmuştu. Attığım ilk adımda kendimi kanepede bulmuştum. Normalde bu sakarlığıma da sövüp gülmem gerekirken şimdi oldukça ruhsuzdum. Sinan Bey'in yetkililere haber verdiğini düşünmüştüm. Varlığından bile şüphe duyduğum birinin değil. Diğer yandan elimdeki fotoğraf bana tamamen aksini söylüyordu. Orada başka biri daha vardı. 

"Mavi elmaya da inanmıyordun." derken kendi kendimi başımla onayladım. Ortada fazlasıyla mavi, tuhaf şeyler dönüyordu. Ve ben neler döndüğünü öğrenecektim. Keçileri kaçırmamak için bir an önce yapmalıydım bunu.

Hastane kokusunu üzerimden kazımak için girdiğim duş bana iyi gelmişti. Sıcak su ve naneli şampuan ikilisi saçlarımın arasından geçerken ne kadar rahatlatıcı olduklarını bir kez daha kanıtlamışlardı. Aslında yaralarım yüzünden duş almam ne kadar doğruydu, bilemem. Ama pis kokamazdım. Sonuçta çocukluk aşkım ve yeni patronum olan adamla birlikte yemek yiyecektim. Böyle düşününce bu durum çok tuhafıma gitmişti.

İyi bir uykudan önce yaralarıma biraz merhem sürmeye karar vermiştim. Merhemi dikkatle sürerken bir yandan da düşünüyordum. Sinan Bey'i Kamuran Hanımla basmıştım. İş yerinde olan bir dedikoduydu sadece bu diye düşünmüştüm hep. Görene kadar ihtimal bile vermemiştim. Çünkü Sinan Bey'i dergilerde, kokteyllerde, iş yerinde ve partilerde başka başka kadınlar ile görebilme ihtimaliniz vardı. Çapkın biriydi çok. İş yerinde yaşadığı kısa aşkları, ertesi gün kovulurdu. Onu ilk gördüğünüz zamanki cazibesi inkar edilemezdi. Dediğim gibi, ben de bir zamanlar o cazibeden payımı almıştım ama kısa sürmüştü. Ben, aşık olamazdım. Aşkı hayatıma katamazdım. Ama şimdi oturmuş, yatağımın üzerinde oje sürmemin tek sebebi yarın akşam biraz daha güzel ve bakımlı olabilmekti. Yine de içimdeki heyecan bastırılamazdı. Kazadan sonra yalnızlıkla ilgili fikirlerim de malumdu. Kafam ve duygularım çok karışıktı. 

Başımdaki ağrıyı hissetmeye başlıyordum yeni yeni. Sık hastanelik olmanın dezavantajlarından biri de gittikçe sana tanınan iznin azalmasıydı. Bu yüzden ertesi gün tam vaktinde işe gitmem gerekiyordu. Dergiye son kez göz attıktan sonra uykuya bırakmıştım kendimi.

Normal bir insan için standart uyku süresi kaç saat sürer bilmiyorum ama benimkinin 5 dakika sürdüğüne yemin edebilirim. Uykulu gözlerle, kendimi gardırobun önüne atmayı başarabilmiştim. Alçılı olan koluma özen göstererek bol kıyafetler giymiştim. Ne de olsa yemek akşamdı. Sabah çirkin gözükmem de bir sorun yoktu. İş için gerekli olan ıvır zıvırları toparladıktan sonra makinemi alarak yola koyuldum.

İş arkadaşlarımın samimi dileklerini teker teker aldıktan sonra nihayet masama geçebildim. Elif yanıma gelene kadar kahvaltım olan poğaçayı mideye indirmiştim bile.

"Zuhal, gerçekten çok üzüldüm. Ama iyi ki düşmüşsün. Fotoğraf bir harika." İnsanların yalan söylemesini tabi ki ben de sevmiyorum. Yine de bu kadar da doğru olmasına ne denirdi bilinmez.

"Teşekkür ederim. Ayrıca yazın için de çok teşekkür ederim Elif. Sen de mükemmel bir iş çıkarmışsın." Bacak bacak üzerine atarak geriye yaslandı. Ne çabuk havaya girmişti?

"Dergimiz için inanılmaz etkiler bıraktı. Burada çürüyüp gitmememiz için umut ışığı oldu mavi elma. Shop olmadığı kanıtlandı. Tamamen gerçek." Benim içinse delirme ışığı olmuştu mavi elma.

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin