Bölüm 23

12.5K 1K 138
                                    


İnsan çaresiz kaldığı zaman anlıyor ne kadar aciz bir yaratık olduğunu. Mavi, kollarımda can çekişirken onun için hiçbir şey yapamıyordum. Sanki beynim hem sıcak hem soğuk sulara atılmış gibi oluyor, kalbim tek tük atıyor sonra birden hızlanıyordu. Elimi nasıl hareket ettirdiğimi bile unutmuştum. Nefes almayı da.

"Mavi? Beni duyuyor musun? Mavi!" Göğsüne eğilip kalbini dinlemeye başladım. Başta o malum sona ulaştığımızı düşünmüştüm. Ama sonra cılız da olsa kalbinin atışını duydum. Bu, dünyadaki en güzel melodi olmalıydı.

Kendimden beklenmeyecek bir güçle, onu ayağa kaldırıp yatağa götürmeye çalıştım.

"İyi olacaksın Mavi. Yanındayım." Yatağa bırakıp kanlı kıyafetlerini çıkarmaya başladım. Banyodan bez ve kova getirmiştim. Öyle masum görünüyordu ki... Kalbimi çıkarıp ona verebilirdim. 

İçeriden temiz kıyafetlerini getirip onu yeniden giydirdim. Kanın yatağa bulaşmamasına dikkat etmiştim. Şimdi tertemiz olmuştu. Uyuyor gibi görünüyordu. Eski kıyafetlerini çöpe atmadan önce telefonunu aldım. Helen'i arayıp bu olanları soracaktım. Son aramalara girdim. 'Keçi' kayıtlı birini aramıştı en son. Arama tuşuna bastım. İçeriden telefonumun sesi geliyordu. 

"Şu halinle bile beni çileden çıkarabiliyorsun." Hafif yerinden kımıldamıştı ama sonra uyumaya devam etti. En azından ben uyuduğunu düşünmek istiyordum. Acı çektiğini değil.

Helen ismini bulunca hemen aradım. Çalıyordu ama açan yoktu. Acaba ona da mı bir şey olmuştu? Bir kez daha aradım ama sonuç aynıydı. Telefonu bırakıyordum ki mesaj geldi. Helen atmıştı.

'Canım şu an biraz işim var. Seni sonra ararım.'

"Canım mı? Peh!" Telefonu fırlatıyordum ki telefonunda işe yarar bir bilgi veya kişi var mı diye bakmaya karar verdim.

Helen, Mavi'yi belki 100 kere aramıştı. Mesaj da atmıştı. Ama Mavi ne cevap vermişti ne de geri aramıştı. Sadece bir kez aramıştı Mavi. O da Sinan'la buluştuğum geceye denk geliyordu. Sırıttım. Bu durumda bile. Yanına gidip saçlarını okşadım. Dudağının kenarına eğilip minik bir buse bıraktım. Sanki daha rahatlamış görünüyordu. 

"Bu adam için hayatından vazgeçmene değer mi gerçekten?" Olduğum yerde korkuyla sıçradım. Neredeyse rutin olmuştu bu durum benim için. Sesin nereden geldiğine bakmak için etrafıma bakındım. Her zaman Mavi'nin durduğu kapının kenarında beyaz saçlarına ve sakallarına rağmen çok karizmatik biri duruyordu bu sefer. Gömleğinin kollarını ilikliyordu. Yeni mi giyinmişti?

"Siz de kimsiniz? Buraya nasıl girdiniz?" Gülümseyerek yatağın diğer ucunda tam karşımda bitti. Mavi'ye acıyarak bakıyordu. 

"Acı çekiyor gibi görünüyor." Yüzüne baktım. Huzurlu görünüyordu. Kanaması da yoktu.

"Şu an gayet iyi." Sinirli tepkime şaşırıp yüzümü incelemeye başladı.

"Aşk acısı çekiyor." dedi tiksinir gibi.

"Nasıl yani?" Mavi'nin yüzüne odaklandım. Nasıl aşk acısı çektiğini anlayabiliyordu ki?

"Çok ilginç. Onun, birini böylesine sevebileceğini düşünemezdim. Umudum hiç yoktu. Beni bile yanılttı. Seni tebrik etmem lazım Zuhal. Kalpsiz birini kendine aşık etmeyi başarmışsın." Bilge, parlak gözleri ikimizin arasında geziniyordu.

"Hala kim olduğunuzu söylemediniz." Birden yanımda belirdi. Karşımda eğildi. Mavi'nin yaptığı gibiydi hareketleri. Aslında o an anlamıştım kim olduğunu. 

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin