Bölüm 54

4.9K 414 35
                                    

Aramızdaki ufak tefek atışmalar dışında planımız şimdilik sorunsuz ilerliyordu. Tales ile Asu'nun birbiriyle tartışmadığı aralarda savaş eğitimimize devam ediyorduk. Tabi ben de hemen bütün beceriksizliğimle öne çıkmaya başlamıştım. Allah'tan benden daha önde giden bir isim vardı. Feyza da bu savaş eğitimi konusunda çok kötüydü. Diğer yandan tahmin ettiğim gibi kimse Dalan'ın gittiğini fark etmemişti. Onun da bu eğitimleri alması gerekiyordu. Sonuçta onun da canı yanabilirdi.

"Umutsuz vakayım." Mavi yeni bir atakla üzerime saldırırken beni düşüncelerimden ayırmış, yerle bir kez daha buluşmama neden olmuştu. 

"Değilsin. Sadece dikkatini toplaman gerek. Odaklan." Elini uzatıp, kalkmama yardımcı oldu. Biraz sonra Feyza yanıma düşerken ben de dengemi kaybedip onun yanında buldum kendimi.

"İyi gidiyoruz Feyza he? Ne dersin?" dedim bir kez daha ayağa kalkmaya çalışırken. Yorgun gözüken Feyza da kalkmaya çalışıyordu. Dışarıdan bakan biri için ters dönmüş kaplumbağalara benzediğimize emindim.

"Sanırım bu savaş işi ikimize göre değil Zuhal. Asu'ya bir baksana. Onun gibi asla olamayız." İkimiz de kalkmaktan vazgeçip yere uzandık. Asu'yu izliyorduk. Asu'yu izlemek, aksiyon filmi izlemekle eşdeğerdi. Sanki başrol oydu ve biz figürandık. O, herkesi ölümüne pataklıyordu. Aslan'a da acımıyordu Tales'e de. Hatta Tales'i biraz daha fazla dövüyor gibiydi. Onu daha önce de savaşırken gördüğüm için çok inanılmaz gelmese de bu görüntüler, hala çok etkileyiciydi. 

"Aynı zamanda patlatmayı da çok seviyor. Bir de o zaman görmelisin." Feyza, ne dediğimi anlamamış gibi bana baktı. Kemal de yanımıza çöktü.

"Kızlar, sizi eve mi bıraksam ben? Biz dövüşsek sadece daha iyi olur sanırım." dedi.

"Bence de. Haklısın. Yoksa size yük olacağız." dedi Feyza, Kemal'in omzuna yatarken. 

"Sen hiçbir zaman bana yük olmazsın ki." deyip Feyza'yı öptü. 

"Anladım. Ben yüküm yani?" diyerek Kemal'e omuz attım. 

"Ne münasebet canım? Sen yüksen eğer ben hamal olmak için hazırım." Mavi de yanımıza gelmişti.

"Ne banal laflar bunlar aşkım. Her fırsatta yaşını belli etmek zorunda mısın?" Bir yandan söylenirken diğer yandan dizlerine uzandım. 

"Bu arada böyle uzanıyoruz, eğitim falan alıyoruz iyi hoş da ya karşımıza birden çıkarlarsa? Sonuçta buraya geldiklerini biliyoruz." dedim.

"Merak etme. Yollarda Asunun adamları var nöbet tutan. Gördükleri an onları, bizi arayıp uyaracaklar." Yanımıza gelen bir diğer isim olan Tales cevap vermişti bu sefer de. Yorgun ve bitkin gözüküyordu o da en az bizim kadar. Asu'nun acımasızlığı fazla kaçmıştı anlaşılan. Tabi Mavi bu durumla eğlenmek istiyordu.

"Feci dağılmış gözüküyorsun baba. Sonunda dişine göre bir rakip buldun he? Belki de daha fazlasını?" Mavi, babasını kızdırmayı planlasa da Tales'in gözleri Asu'daydı. Oğluyla ilgilenmiyordu. 

"Tam bir savaşçı. O kadar mükemmel ki." Tales, Asu'yu överken Kemal kusma işareti yaptı. Biz gülmemek için kendimizi zor tutarken Tales fark etmemişti bile. 

"Annenin de burada olması gerekmiyor mu Mavi? Sonuçta onun da eğitim alması lazım. Hatta bizden daha fazla. Sonuçta planın en tehlikeli kısmında yer alıyor. Kendini korumasını iyi öğrenmeli." dedim. Ben cümlemi bitirir bitirmez gülen yüzler soldu. Hatta Tales bile Asu'yu izlemeyi bırakmış, bütün dikkatini bize vermişti. 

"Sahi, neden gitti ki o yanımızdan? Daha demin buradaydı." dedi Feyza. Onun az da olsa Dalan ile arasının düzeldiğini biliyordum.

"Tales'in Asu'ya olan ilgisini, Mavi'nin de annesine olan ilgisizliğine daha fazla dayanamadı." dedim açık sözlülükle. Her ne kadar gelecek tepkilerin sert olacağını bilsem de söz çıkmıştı ağzımdan artık. 

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin