Bölüm 10

16.1K 1.1K 196
                                    


"Mavi!!!" Bana bakmayı sürdürüyordu. Onu, adamdan uzaklaştırmak için bacaklarımla son sürat vücudunu kenara doğru ittim. Geriye düşmesini planlamıştım. Bu kusursuz hamlede tek bir sorun vardı. Vücudunu itmeyi bırak hareket bile ettirememiştim. Arkasını dönmeden adamın elini havada yakalayıp sıkıca kavramıştı. Adamın elinden çıkan sesleri düşünecek olursak adamın elini sıkarak bıçağı bırakmasını sağlamıştı. Hızını alamayıp ayağa kalkarak bir tekme de savurmuştu. 

"Sen nereden çıktın Mavi? Beni mi takip ettin? Ben hallediyordum ayrıca. Dövmek üzereydim adamı. Sana ihtiyacım yok benim." Kafasını iki yana sallayıp bıkkınlıkla bana bakmaya başlamıştı. Elimden tutup ayağa kaldırdı. Tuhaf bir şekilde güvende olduğumu gördüğü için rahatladığını düşünüyordum. Ben ona aptal aptal bakarken belimden tutup omzuna almıştı.

"Seninle uğraşamam bu saatte daha fazla. Seni takip mi edeceğim? Güldürme beni. Eklerimden kaldırdın beni. Ve eminim, ben olmasam o adamın hali ne olurdu? Ağzını burnunu kırardın kesin." Yüzünü göremesem de sırıttığını hissediyordum.

"Ben mi? Ben nasıl kaldırdım seni eklerinden? Seni aramadım, mesaj atmadım. Haberin bile yoktu. Nasıl çağırmış oluyorum ben?" Normalde çırpınmam falan gerekirken çoktan pes etmiş Mavi'nin güçlü ve geniş omuzlarının keyfini çıkarıyordum.

"Tabi sen çağırdın beni. Unuttun mu? Biz bir elmanın iki yarısıyız. İster büyü olarak düşün ister mucize. Eğer o elmayı ısırdıysan bana ihtiyaç duyduğun yerde olurum. Tabi benim, yanında olmamı istersen. Ve sen beni diledin. İçten diledin bunu. Bütün kalbinle istedin. Ben de geldim." dedi ve konuşmayı kesti. Aslında sormak istediklerim birikmişti yine ama son sözlerinin güzelliğine karşılık susmayı tercih etmiştim. 

Caddeye gelmiştik. Hala omuzlarındaydım. Tek tük beliren insanlar ayıplayarak bakıyorlardı.

"O anlık heyecanla ağzımdan ismin kaçmış olabilir. Dilemek, kalpten falan abartı oldu." Sonunda dayanamayıp sessizliği bozan yine ben olmuştum. Karşılık vermeyerek yürümeye devam etti. 

Taksiye binmeyi ümit etmiştim ama yürümeye devam ediyordu. Keyfi yerinde gözüküyordu. Taşıdığı vücudum değilmiş de bir çantaymış gibi rahattı.

"Nasıl bu kadar güçlü olabilirsin?" dedim dayanamayarak. Beni itip iyice yerleşmemi sağladı.

"Sanırım mavi elma hakkında bilmen gereken şeylerden biri de seni daha güçlü bir hale getirmesidir. Normalde de güçlü biriyken elma sayesinde insanüstü bir güce sahip oldum." 

"Biz sihirle falan mı bağlandık şimdi?" dedim. Almak istemiyor gibi durmuş olsa da bıkkınlıkla havayı içine doldurmuştu.

"Evet. Ve bunun bizi aşık etmesinden korkuyorum. Daha önce de olmuştu." Helen... Daha önce Helen ile aşık olmuşlardı. Onu bu yüzden arıyordu. Ona hala aşıktı.

"Ölümsüzsün." dedim. Bu sefer soru sormamıştım. Emin olmak adına test etmiştim.

"Evet. Aşk, çoğu insanın söylediğinin aksine ölümsüzdür. Sen de artık ölümsüzsün." Ben? Ben neyim? Yoldaki banklardan birine oturtmuştu beni. Omzundayken hissetmediğim kas ağrılarını gevşetmek için ayağa kalktığımda onu, yeniden dikkatle bana bakarken bulmuştum. Tam ne olduğunu soracakken ruhsuzca, nereden çıkardığını anlamadığım bıçağı kalbime sapladı. Duygu kıpırtısı bile olmamıştı gözlerinde. Acıyla ellerimi göğsüme gömdüm. Yine de gözlerimi gözlerinden almamıştım. Nefes alışverişim hızlanmıştı. Her yanım şimdiden kan olmuştu. Mavi aynı soğukkanlılıkla bıçağı yerinden çıkardı. Daha çok acıtmıştı çıkarması. Vücudumu saran ürpertiye engel olamıyordum. Hem üşüyor hem de bilinçsizce titriyordum. 

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin