Aynaya baktığımda gördüğüm kişi çok farklıydı benden. Daha mutlu, daha mutsuz, yeniden yalnız olan, korkusuz biri vardı. Şimdi yeniden her şey eski haline dönmüştü. Yıkık dökük bir harabeden ibarettim. Anılarım olmasa karanlıkta boğulmaya devam edecektim. Mavi yoktu artık. Onun ölmesine dayanamazdım. Bu yüzden kendimi öldürmüştüm. Onun kurtuluşu Helen'le birlikte olmaktı. Serbest bırakmıştım onu. En azından seçim hakkı olsaydı beni seçeceğini biliyordum. Bu büyü olmasaydı, o, beni seçerdi. Benimle mutlu olmayı.
Yaşamdan kopmamaya çalışıyordum. Mekanik hareketlerle minimum duygularla hareket etmeye çalışıyordum. Kendimi kaybetmeye başlarsam, anılarımın beni ele geçireceğinden korkuyordum. Ama her şey o kadar kolay olmuyordu. Ne zaman mutfağa girsem gözlerimin önüne geliyordu. Sanki yine etrafta yarı çıplak dolaşıp beni sinir ederek kahvaltı hazırlıyordu. Mutfaktan uzaklaşıp salona döndüğümde aklıma son anlarımız geliyordu. Beni tutkuyla öpüşü... Yatağıma döndüğümde en çok canım acıyordu. Yanımda uyarken izlemek istiyordum onu. Uzun kirpiklerine dokunmak, elmacık kemiklerinde dolanmak istiyordum. Bütün eşyaları evin dört bir köşesindeydi. Ben unutmak istedikçe kokusu geliyordu burnuma. Unutmamayı ben seçmiştim. Ama bu kadar yanacağını tahmin edemezdim kalbimin.
Bütün kıyafetlerini toplayıp torbaya doldurdum. Son kez kokladığımı bilsem de atacaktım. O, hiçbir zaman benim olmayacaktı. Telefonu dışında her şeyi atmıştım. Telefonu aslında o gittiği an çöpe atmıştım ama belki kendimden bir iz bulurum diye geri almıştım. Sanki bir gün ayrılacağımızı tahmin etmiş gibi fotoğraflarını bırakmıştı bana. Gülen gözlerine bakıp ağlıyordum. O gözler bir daha benim için gülmeyeceklerdi.
Hayatımı nerede bıraktıysam oradan geri dönmeliydim. Sahte ilişkilerim olsun istemiyordum mesela. Sinan'la aramda aşk olamazdı. Yakın arkadaşımdı o sadece. Eğer insanın aklında ve kalbinde bir başkası varsa diğerine haksızlık olurdu. Onu aldatmakla eşdeğerdi. O yüzden bu acıyı yaşatmak istemiyordum Sinan'a daha fazla. Kalbim, sonsuza kadar başkasına ait olacaktı.
İşe gidip odama girip birikmiş dosyalara baktım. Kafamı meşgul edebilmek için harika görünüyorlardı. Dakikalar saatleri kovalıyordu. Bütün dosyaları incelemiş, bütün görevlerimi tamamlamıştım. Dergide bir köşem vardı artık. Hep hayal ettiğim gibiydi. Bugüne kadar hep yazacaklarımı kafamda biriktirmiştim. Şimdi ise hiçbiri yerinde yoktu. Daha önce çektiğim bir fotoğrafa baktım. Yağmurun altında kalan fotoğrafının çekildiğinden habersiz olan savunmasız bir güvercindi gördüğüm.
"Beni dava edebilirsin bence küçük kuş." dedim güvercine sırıtırken. Kalemi elime alıp bir süre düşünsem de aklıma bir şey gelmiyordu ısrarla. Kontrolü tamamen kaleme bırakıp, düşünmeden doğaçlama yazmaya başladım.
'Günlerden yağmur. Havadaki pusta kaybolmuş aklım. Basit planları olan mekanik bir insan değilim. Keşke öyle olsaydım. Keşke küçük bir hayatım, basit dertlerim olsaydı. Makinemi alıp dünyanın güzelliklerinin peşinden koşarken kendiminkilerden uzaklaşıyordum sanırım. Küçük kuşa bakıyorum şimdi. Karşıma pat diye çıktı. Diğerlerinin aksine korkmadı benden. Hatta umursamadı bile. Keşke onun gibi özgürce uçabilsem diye düşünürken bir şey fark ettim. Yağmur o kadar şiddetlenmişti ki kanatlarını açsa da gitmiyordu. Gidemiyordu. Özgürlüğün simgesi de olsa onu da çaresiz bırakan şeyler vardı. Tıpkı, şu an beni yaşama bağlayan sebep gibi. Çaresizce çırpınıyordum. Sonucunu bile bile. Kanatlarımın kırılacağını bile bile.'
İlk köşe yazımı kendi başıma başarıyla tamamladıktan sonra çantamı alıp ofisten çıktım. Sinan ile karşılaşmadığıma seviniyordum. Şu anda bir nevi büyünün etkisiyle paralel evrende sayılırdık. Onunla ilişkimizin ne durumda olduğunu bilmiyordum. Eğer Mavi Elma ve Mavi hayatımda olmasaydı hiç, acaba ilişkimiz ne durumda olurdu diye düşünmüştüm geçmişte birkaç kez ama şu anda bunu görmeye hazır değildim.
Aslında eve gitmek istemiştim. Ayaklarım beni dinlememişti sadece. Kendimi yeniden başladığımız yerde buldum. Bir umut Mavi'yi görmeyi bekliyordum. Ya da Mavi Elma'yı. Ama ikisinden de eser yoktu. Yere oturup, düştüğüm yere uzandım. O gün ne kadar yalnız hissediyorsam şimdi daha çok yalnız hissediyordum.
"Mavi." Umutla bininci kez sesleniyordum belki de. Gelmiyordu. Gelmeyecekti de.
Hava kararmaya başlayınca ayağa kalkıp gözyaşlarımı sildim. Ne olursa olsun yaşadıklarımızı sevmiştim ben. Unutmak istemiyordum. Acısı bile güzeldi. Tam taksiye yönelmiştim ki telefonum çaldı. Önemli biri olmadığını düşünerek taksiye bindim. Daha sonra da mesaj sesi geldi. Sinan olduğunu düşünerek çantamı kurcalamaya başladım. Telefonumda bildirim yoktu. Hayal mi görmüştüm? Tekrar çalınca telefonun benim değil yanıma farkında olmadan aldığım Mavi'nin telefonu olduğunu anladım. Arayan kişiyi tanımıyordum. Mesajı açıp okumaya başladım.
'Mavi Bey, geç kaldınız? Dün toplantıya geleceğinizi söylemiştiniz.' Gelen diğer mesaja baktım. Konum atılmıştı. İçimi bir heyecan kapladı. Hayatta olmalıydı. Sonuçta dün yazılmıştı. Demek ki sağlıklıydı. Mavi Elma, yani büyücü sözünü tutmuştu. Mavi yaşıyordu. Eğer sözünü tuttuysa Mavi yeniden Helen ile birlikte olmalıydı. Bunu görmeye katlanabilir miydim?
"Affedersiniz, eve gitmekten vazgeçtim. Şuraya gitmek istiyorum." derken taksiciye telefondaki adresi göstermiştim.
Ne ile karşılaşacağımı bile tahmin edemezken kendimi telefondaki adreste bulmuştum. Burası Mavi'nin şirketiydi. Demek ki Helen'le olmaya devam etseydi şirketinde çalışıyor olurmuş hala. Kapıya yanaşıp içeriye bakmaya çalışıyordum. Uzaktan görsem yeterdi. Sadece bir kere. Ona o kadar ihtiyacım vardı ki...
"Nerede bu adam?" diye kendime kendime kızıyordum. O sırada camdan kapı açılıp yüzüme çarptı. Acıyla geriye düşerken biri, kafamı son anda yakaladı.
"İyi misiniz?" Bu sesi tanıyordum. Bu ses benim duyduğum en güzel melodiyle eş değerdi. Gözlerimi açıp onunkilere odaklandım.
"Hanımefendi?" diye tekrarlamıştı.
"İyiyim Mavi. Şimdi daha iyiyim." Kaşlarını çatıp beni süzmeye başladı.
"Beni nereden tanıyorsunuz?" dedi tek kaşını kaldırıp. Kalbim durma noktasına gelmişti. O, beni unutmuştu. Hiç olmamış gibi. Ve en iyi bildiğim şeyi yaparak kollarının arasında bayıldım.
![](https://img.wattpad.com/cover/40343843-288-k552092.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Isırık
FantasyBilmediğin bir şeyi asla ısırma. Sonunda ne olacağını bilemezsin.