Bölüm 39

8.1K 647 68
                                    


Mavi'nin ağzından;

'Sevgili Kemal,

Bana bahsettiğin büyücü sayesinde çok heyecanlanmıştım. Ama ellerim hala boş. Onu bana getirirsen ölümsüzlük, yani ev sende kalabilir. Artık sabırsızlanmaya başladım. Ona ihtiyacım var. Elini çabuk tutarsan sevinirim.

Sevgilerimle'

Zuhal'den gelen mesajı kafamda evirip çevirdim. Anlamaya, eskilerden bağlantı kurmaya çalışıyordum. 

Mavi (22:45)

Sen kendine dikkat et. Daha fazla dikkat çekme.

Zuhal (22:45)

Tamam. Sen de. Seni seviyorum.

Mavi (22:46)

Benden çok sevemezsin eminim ki. 

Uyku tutmadığı için odadan çıkıp salona geçtim. Odada volta atıp duruyordum. Kim isteyebilirdi büyücüyü? Bizim gibi intikam peşinde olan biri? Akrabası? Yoksa başka bir neden mi? Işık açılınca gözlerim yandı. Ne kadardır buradaydım acaba?

"Ne yapıyorsun? Zuhal yüzünden mi bu uykusuzluk?" Amcam gözünü ovuşturarak yanıma geldi. 

"Sana güvenebilir miyim?" Uykusuz gözleri açıldı.

"Tabi."

"Öyle değil. Gerçekten soruyorum. Sana güvenebilir miyim amca?" 

"Evet." Karşı karşıya oturduk. Kahve yapmıştım. Olan biteni paylaşmaya ihtiyacım vardı. Hem benden bilgiliydi. Ne yapacağımı biliyordu belki de. 

"Öncelikle sana sormak istediğim bir şey var." dedim.

"Sor bakalım." 

"Bize o kadar söz verdin. Kızınla aranı yaptık. Sorunu çözdük. Senden büyü falan bekliyordum. Sen ise sadece ne yapmamız gerektiğini söyledin. Bunu en başta da yapabilirdin." Sakalını sıvazladı. 

"Mavi, biliyorum, ben senin amcanım. Ama önceliklerim değişeli çok oldu. Eskisi gibi değilim artık. Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum. Çok özür dilerim. Ama elimden gelen bu. Daha fazlasını yapamam. Kızımı kaybedemem. Her zaman en büyük korkum onu kaybetmek olur. Ne yaparsam yapayım, sonunda onu kaybederim. Biliyorum. Biliyorum Mavi! Kaybederim!" Amcam kendini kaybediyordu. El kol hareketleri yapıyor, nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. 

"Tamam, tamam. Geçti sakin ol. Sakin ol. Bir şey yok." Kahve fincanına uzanıp yudumladı. Daha sakin görünüyordu. Ağlaması hariç. Acı dolu gözyaşları yanağından süzülüyordu. Bildiğim bir şey varsa amcam ağlıyorsa gerçekten canı yanmıştır. Çünkü o, duygularını dışarı vuran bir tip olmamıştı hiçbir zaman. Yine de sormadım ne olduğunu. Kendi dökülmeliydi bana. Sakladıkları olduğunu anlıyordum. Ama bekleyecektim. Bir süre daha. 

"Yıllar önce, çok yıllar önce ne kadar mutluyduk hatırlar mısın? Hepimiz bu köyde baban, ben, sevdiklerimiz, dostlarımız... Hepimizin amaçları vardı. Hizmet ettiklerimiz. Görevlerimiz vardı. Baban, benim için her şeydi. Annem, babam, kardeşim, abim... Gözünü kırpmadan merminin önüne atardı kendini benim için. Tabi ben de öyle. Onun kaybı beni çok üzdü. Onu öldürdüğün için başta nefret ettim senden. Seni öldürmeyi bile düşündüm. Ama sonra düşününce hak verdim sana. Böyle yaşamak, hele son olaydan sonra annenin yaptıklarından sonra yaşaması... Bunu istemeyeceğini biliyordum ben de. Çok özledim onu. Sonra karımla tanıştım. Çocuklarımız oldu. Biri benim gibi oldu hatta. Her ne kadar mistik olaylara bulaşmış olsak da özümüzde insanız değil mi? Doymak nedir bilmeyiz. Hep daha fazlasını isteriz. Ben de istedim. Karımı ve oğlumu ölümsüz yapmak istedim. Çok çabaladım ama başaramadım. Karım istemiyordu zaten. Ölümün de yaşamak kadar gerekli olduğunu düşünüyordu. Ölüm olmazsa boşa yaşayacağını düşünüyordu. Onu hiç anlamamıştım. Kim ölmek isterdi ki? Her çıkmaza girdiğimde abimi daha çok özlüyordum." Cümlesini tamamlayıp boş fincana baktı. Biten kahvesi yerine bir bardak viski aldı. Bana da uzattı. Bardağı alıp kenara koydum. O çoktan yarılamıştı. 

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin