"Nereden çıktın sen anlamadım ki?" dedim sinirle. Az önceki yakınlaşmanın geriye tepmesinden sonra görmek isteyeceğim son kişi Sinan'dı.
"Ben de seni gördüğüme sevindim Zuhal." dedi sitemkar bir şekilde. Ama onu umursayacak veya ona açıklama yapacak durumda değildim.
"Beni mi takip ediyordun?"
"Tabi ki de hayır. Seni düşünmek için etrafta dolanıyordum. Ne kadar şiddetli düşündüysem artık yanımda bittin." dedi. Sanırım hala flörtleşmeye çalışıyordu.
"Hayatım ne kadar sarpa sarsa da her hikayede yine sen benim yanımda oluyorsun. Belki de pes etmeliyim artık ne dersin?" Az önceki olaydan sonra yeniden ilk aldığım kararı düşünürken bulmuştum kendimi. Belki de gerçekten gitmeliydim buralardan. Belki az önce yaşadıklarımız benim için bir işaretti.
"Buralardan çok uzaklara gidelim. Mesela bir köye. Ev alalım. Bahçeye domates falan ekelim. Huzur dolsun içimiz yani. En azından saçma şeylerden uzak olurduk." dedim Sinan'a. Ama ona bakmıyordum bile. Kafamı kaldırmış; açık, parlak renkli gökyüzüne bakıyordum.
"Bizimle bir iş anlaşmanız olduğunu hatırlatmak isterim." Hayır. Mavi şu an arkamda olmasın. Lütfen aynı ses tonuna sahip, onunla aynı şirkette çalışan biri olsun diye dua ediyordum içimden. Olduğum yere çivilenmiş gibiydim. Hareket edemiyordum.
"Merhaba. Siz kimsiniz?" Ben gökyüzüne bakmayı sürdürürken Sinan, az önce neredeyse bizi öpüşürken yakaladığı adama nefretle konuşmaya başladı.
"Kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Mavi. Zuhal Hanım'ın patronu oluyorum. Kendisi, şirketimizin önemli bir çalışanı. Kaçıp gitme gibi bir planı varsa bu bizi çok üzer." Yerimden kalkıp hızlıca ikisinin arasına girdim. Amacım Mavi'yi, daha fazlasını öğrenmeden uzaklaştırmaktı.
"Merhaba ben de Sinan. Zuhal'ın erkek arkadaşıyım." Sinan'a ölümcül bakışlar atıyordum.
"Zuhal Hanım sizden hiç bahsetmedi. Sevgilisi olduğunu bilmiyordum. Sürpriz oldu." Mavi'ye baktım. Sinirleri gerilmiş, suratı kızarmıştı. Sinan'a burnundan soluyordu. Eskiden beni kıskandığında davrandığı gibiydi tavırları. Belki de bu durumu ona bir şeyler hatırlatmak için kullanabilirdim.
"Kendi ayakları üzerinde durmak istedi bir süreliğine. Ben de onu rahat bıraktım. Yoksa zaten onun yeri her zaman benim yanım." Sinan belimden tutup kendine çekmişti beni. Hafızalar silinse de bazı şeyler daimi kalıyordu demek ki. Kedi köpek gibi dalaşmaları mesela. Bunu daha önce neden düşünememiştim ki? Kıskançlık duygusu bazen aşka bile baskın gelebilirdi. Böyle güçlü bir duyguyu kullanabilirdim.
"Zuhal Hanım çok zeki ve güzel bir kadın. Kendi başının çaresine bakabilir bence de. Onun gibi birine sahip olduğumuz için şirketimiz adına çok mutluyum."
"Sıkılınca döneceği yer belli ama."
"Sıkılırsa tabi."
"Elbet sıkılacaktır."
"Sıkılmaması için çabalarım."
"SIKILDIM!" Sinan'ın elinden kurtulup aralarına girip ellerimi havaya kaldırdım. Anlamsızca çekişmeleri sinirimi bozmuştu. Mavi, hala hatırlıyor gibi görünmüyordu.
"Sinan, bize biraz izin verebilir misin?"
"Ama hayatım be..."
"Lütfen." Öfkesi, bütün vücuduna yayılmıştı ama kafasını sallayıp uzaklaşmaya başladı.
"Neden geri döndünüz? Gittiğinizi sanmıştım." dedim Mavi'ye öfkeyle.
"Yeniden sizli bizli mi olduk?" Ellerimi göğsümde birleştirdim. Ciddi görünmeye çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Isırık
FantasyBilmediğin bir şeyi asla ısırma. Sonunda ne olacağını bilemezsin.