Bölüm 52

6.1K 443 35
                                    

"Ona ulaşabileceğimiz bir yol varsa eğer, ben irtibata geçerim. Tuğrul'u bilemem. Ama Orhan hemen gelir. Hadi, ne bakıyorsunuz? Hepiniz az önce kurduğunuz plandaki boşlukların farkında. Ama böylesi herkes için daha iyi." Masadaki herkes hala yerinde oturuyordu. Dalan, ona karşı hamle olmamasına güvenerek biraz daha yaklaştı. Onun haklı olduğunu bilsem de başta Tales olmak üzere herkes ona karşı çıkacaktı. O yaklaştıkça Tales taş kesiliyordu. Yüzündeki kan çekilmişti sanki. Feyza ile Kemal de ona bakıyorlardı. Özellikle Kemal, karnını tutarak sesli bir şekilde yutkundu. Mavi ne ona ne de annesine bakıyordu. Boşlukta hayali bir noktaya odaklanmıştı. 

Tales daha tehlikeli göründüğü için ona doğru hamle yapacaktım ki şaşırtıcı bir şey oldu. Asu, elini Tales'in elinin üzerine koydu. Bu hamlesine karşılık olarak Tales tenine buz değmiş gibi şok geçirse de başta ona dokunanın Asu olduğunu fark edince tamamen yumuşamış görünüyordu. Yüzündeki ve vücudundaki kaslar gevşemişti. Dalan da bu ana kilitlenmiş gibiydi. Gözleri alev alevdi. Asu'ya bakıyordu nefretle. 

"Aslına bakarsanız annem haklı." Şimdi de gözler Mavi'ye döndü. Masa tenisi oynuyor gibiydik. Diğerlerinin şaşkınlığını paylaşıyordum. Mavi'den hiç beklemiyordum bu desteği. Gözlerini boşluktan çekip annesine yöneltti bakışlarını.

"Bunu bize borçlusun. Babama, bana ve Zuhal'e yaptıklarının bedelini ödemen lazım. Ömründe bir kez olsun iyi ol. Babamı sevmedin, beni sevmedin. Bari yaptıklarının sorumluluğunu al ve bu işi sen temizle." İşte bu sözleri, bütün şaşkınlığımı alıp götürdü. Ondan hala nefret ediyordu. Hatta onu yem olarak kullanıyordu. Benim yerime kullanabileceği, beni korumak için ortaya atabileceği bir kurbandı gözünde. 

"Haklısın oğlum. Hepsinde haklısın ama sadece bir konuda yanılıyorsun. Ben seni de babanı da çok sevdim." 

"Sakın bana seviyordum deme! Hem de karşımda hele de şu ukala tavrınla! Sessiz kalıyorsam, sana hala katlanıyorsam, sebebi şu gördüğün insanlar. Yoksa.."

"Ne yapardın?" Dalan, meydan okurcasına Tales'in öfke patlamasının arasına daldı. Gözleri hala Asu'ya kayıyordu. Kıskandığını anlamıştım. 

"Sadece senden görmediğim sevgiyi başkasından gördüğüm için aklım karışmıştı. Sevilmek, sahiplenilmek, değer görmek istemiştim. Sonunun böyle olacağını bilseydim asla yapmazdım bunu." Açıklamaları eski konuşmamızdaki gibi bencilceydi hala. Kendini savunurken bile küstahtı. 

"Senin anlamadığın ne biliyor musun Dalan? Sen zaten çok ama çok seviliyordun. Evet, mükemmel bir koca değildim. Evet, sonlara doğru bu durumu düzeltmek istemiş olsam da lanet hastalık yüzünden yapamamış olsam da ben seni hep çok sevdim. Tek gerçek buydu. Seni o adamla görünce ölmek istedim. Canım hiç bu kadar acımamıştı. Ki öldüm de. Ölmüştüm yani. O yüzden seni ilk ölümümle birlikte geçmişe gömdüm. Karşıma çıkmana sevinirdim eğer öteki hayatımda olsaydım. Ama şimdi bu hayatımda sadece karanlık bir hatırasın sen. Benden uzak dur. Oğlumdan da." Tales, masadan kalkmış Dalan'a doğru gitmişti. Başta ona doğru hamle yapsak da bizi durdurmuş, her bir kelimeyi Dalan'ın gözünün içine baka baka söylemişti. Dalan'ın üzüntüsünü hissedebiliyordum. Aynı zamanda Tales'in de. Her ne kadar Dalan'ı sevmiyor olsam da bu sözlerin onun için bile ağır olduğunu düşünüyordum. 

"Buna sen karar veremezsin Tales. Ben, her ne kadar geçmişinde kalmış olsam da Mavi benim de oğlum. O yüzden ikimizden biri gerçekten ölene kadar da oğlumuz olarak devam edecek." Dalan son kez Asu'ya bakıp arkasına dönerek hızla uzaklaştı. Ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. O yüzden de hızlı konuşmuş, kimseye konuşma fırsatı tanımadan çıkıp gitmişti. Tales bir süre onun arkasında bakmış daha sonra da yanımıza dönmüştü.

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin