Bölüm 34

11.5K 805 150
                                    


"Zuhal neden böyle dikildin hayatım? Hadi şurası boş bak. Oturalım. Çok acıktım hele yemek muhabbetinden sonra." 

"Ta-tabi." Gözlerimi adamdan ayırıp tedirgin adımlarla masaya yöneldim. Mavi, sandalyemi çekti. Tereddüt etsem de oturdum. Mavi şüphelenmiş, gözlerimi ara ara diktiğim yeri fark etmişti. Şimdi o da bakıyordu. Ama adam yine yok olmuştu. 

"Ne var orada? Tanıdık birini falan mı gördün?" 

"Hayır. Sadece hani sana benzinlikt..." 

"Hoş geldiniz! Size nasıl yardımcı olabilirim acaba?" 

"Merhaba. Menü rica edebilir miyiz?" Gereğinden fazla neşesiyle yanımıza gelip sözümü kesen kıza bakmaya başladım. Saçlarını öylesine topladığı belliydi ama muhteşem duruyordu. Siyah saçları onu mükemmel kılıyordu. Büyük, yeşil gözleri mutlulukla parıldıyordu. Onun bu halini kıskanmıştım. Sürekli gülümseyip mutlu olmak nasıl bir duyguydu acaba?

"Üzgünüm. Menümüz yok. Ben size sayayım isterseniz şu an elimizdekileri?"

"Gerek yok. Siz her şeyden birer porsiyon getirin. Tatlılar da dahil. Biz yedikçe beğendiklerimizden isteriz." Yeterince kocaman gözleri duyduğu abartı siparişle daha da kocaman olmuştu. 

"Sen bana bir şey diyordun hayatım? Yarıda kaldı." Kız gidince Mavi yeniden konumuza dönmüştü. Ellerim soğuk olduğu için enseme koyup biraz serinlemeye çalıştım. Belki de şimdilik konuyu açmamalıydım. Sonuçta adam ortalıkta yoktu. Hala benzinlikteki olay yüzünden korktuğum için onu gördüğümü sanmış olabilirdim. 

"Hayatım? Endişelenmeye başlıyorum." 

"Yok bir şey tatlım. Sadece benzinlikte aç olduğumu söyleyecektim sana. Ona göre sipariş verelim diyecektim de sen her zamanki gibi 18 kişilik bir ailenin günlük yemek ihtiyacını sipariş verdin. Aralarında benim de isteyeceğim bir şeyler çıkar herhalde."

"İnanmış gibi yapıyorum. İnanayım mı?" Gözlerimi kırptım. Yeterince derdimiz vardı. Yeni gündemler açmaya hiç gerek yoktu. Mevcut olana odaklanmalıydık.

"Senin en çok hangi huyunu sevimli buluyordum biliyor musun? Ayrıca çok da seviyordum." dedi Mavi aniden.

"Hangisi?" 

"Böyle bazen çok derin düşündüğünde sen aklında konuştuğunu düşünürken dışarıdan konuşuyordun da kıpkırmızı oluyordun. İşte o huyunu çok seviyordum. Çok da özledim."

"Nereden çıktı şimdi bu?" İnsanın utanmasından daha kötü bir şey varsa karşındakinin o olayı unuttuğunu sanırken aniden yüzüne söylemesiydi. Kafamı çevirip uzaklara bakmaya başladım. 

"O zaman bana yalan söylediğini anladığımda oturup acaba benimle alakalı bir şey mi oldu diye düşüneceğime istemeden de olsa bana söylemiş olurdun. Ben de böyle keyifsiz olmazdım." dedi sitemkar bir tavırla. 

"Yalan söylemiyordum. Sadece şu an söylemek istemiyorum. Şu an söylerse..."

"Buyurun efendim. Rahatsız ediyorum ama. Beyefendi biraz kolunuzu çekebilir misiniz?" Garsonumuz bu gece sözümü kesmek için ayrıca çaba gösteriyor gibiydi. Yanında başka bir garson da gelmişti bu sefer. Adam tepsiyi tutuyor bizim kız da tam manasıyla masayı donatıyordu. Mavi'nin gözleri parladı.

"Afiyet olsun. Başka bir isteğiniz?" Masaya bakarken hala istenecek ne olabilir diye düşünüyordum ki Mavi, beni bu konuda anında aydınlatmıştı.

"İçecek çeşitlerinizden ikişer tane lütfen."

"Siz direkt lokantayı üzerimize yapın bence." Garson kız katıla katıla gülerken Mavi, elindeki tavuk budunu ağzına götürmüş tip tip bana bakıyordu.

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin